GÜNEŞ BİR GÜN HERKESE EŞİT DOĞACAK
Daha ne kadar yazmalı ne kadar söylemeliyim bilemiyorum. Olanları kendimce anlayıp, anlatmaya çalışıyorum. Bir şeyler yazanı, söyleyeni dinlemek lazım mı, değil mi? Onu da bilemiyorum. Ancak bildiğim şey vazgeçmeyeceğim. Elimin tuttuğu, gözümün gördüğü kadar, olanları yazacağım, anlatacağım. Umudum bitmeyecek. Bir kişiye dahi bir şeyi anlatabilirsem yeter bana. Bu avuntu falan değil. Avutulma yaşını çoktan geçtim. Oyalanacak yaşlarda değilim artık. Gençlik ne güzeldir. Günler ve gençlik hiç bitmeyecek gibi gelir insanlara. Aslında sürekli tükenen zamandır. Doğumdan ölüme giden yolda insanlar son sürat yol alırlar. Bu hızın sadece onu avutmak için olduğunun farkına yaşlanıp, algıları değiştiğinde varırlar. İlk fark edilen, artık çevresinin onun yaşadığı alan olmaktan çıkmış olduğu gerçeğidir. Yaşanılan alan bireysel değildir. Alan, paylaşılan tüm bireylerin yaptıkları ile oluşur. Yaş almayla birlikte eğer kazanılmışsa deneyim algıyı şekillendirir. Yaş almak, yaşlanmak eskilerin deyimiyle kapıya konulacak şey değildir. Yaş aldıkça neler veririz neler. Vücudumuzun eskir, işlevliği giderek kaybedilir. Kulak duymaz, göz görmez, el tutmaz olur. Aynalarda bakmaya doyamadığımız pırıl pırıl cilt sarkar. Saçlar beyazlar. Şanslı bir genetik mirasın varsa başında kalan saçlar beyazlar. Dökülen için yapacak bir şey yoktur. Bunlar olmaya başladığında hepimizde bir telaş başlar. Her köşeden bir ‘’Eyvah gitti gençliğim’’ nidası yükselir. Yaşam böyledir. Avuntuların peşinde koşmak ne kadar güzel olsa da sonuç aynıdır. Zaman geçer ve yaşlanırız. Yaşlanmayla birlikte alınan yol ve yol boyunca yüklenilen yüklerin ağırlığıyla yavaşlarız. Yavaşlama ile birlikte algıda değişim başlar. Öne bakan kafalar, sağa-sola dönmeye ve başka yönlere bakmaya başlar.
Görülenler farklılaşır. Geçen zamanın ne kadar boşa geçtiğini anlarsın. Bana göre insan hayatı bir ev, bir araba için harcanmamalı. Ancak olan bu. Bazılarımız bunu başarıyor. Bazılarımız bunu başaramıyor. Son gelinen noktada kapitalizm o kadar vahşileşti ki evin bütünü bir yana kapısını almıyorsun. Bir arabanın dört tekeri asgari ücretle aynı fiyata gelmiş. Arabanın tümüne sahip olmak hayal olmuş. Bu hakkımız olan bir hayat değil. Dünya üzerindeki her insanın Dünyanın nimetlerinde eşit hakkı vardır. Bu hakkı ortadan kaldıran vahşi kapitalizmdir. Zenginliğin tek tanımı vardır. Başkasının hakkını zorla elinden alırsın. Çalarsın. Zenginleşmek budur. Çalışarak zengin olunmaz. Çalışırken ne kadar emek sömürsen o kadar zengin olursun. Buna kılıfı da kurduğun Devlet yapısı ile uydurursun. Devlet kapitalist gücün koruma polisidir. Görevini de gayet iyi yapar. Emekçinin daha iyi soyulması için yeri geldiğinde emekçinin elini ayağını bağlamaktan çekinmez Devlet. Hal ve durum budur. Vahşi kapitalizm savaş çıkartır. Savaş her hali ile bir katliamdır. İnsanın hakkı olan yaşamı hiçbir birey hiçbir gerekçe ile çalamaz, alamaz. Savaşın tek kazananı vardır. Vahşi kapitalizm. Filistin de ve Dünyanın bir çok bölgesinde yaşanan budur. İnsanlık için insan öldürülmez. Bunun aksini de bana kimse kabul ettiremez. Benim ne olduğum ya da siyasi görüşüm çok önemli değil. Tek gerçeğim var oda insan olmamdır.
Bu Dünyada hak ve özgürlükler için verdiğim mücadelenin sonucunda elde ettiklerim bireysel değildir. Bireysel kazançların peşinde koşmayı çok öncelerde bıraktım. Bunu bir ideolojiye ya da siyasi görüşe bağlamadım. Son dönemlerde fikirlerime en yakın olan sosyalizm olduğundan kendime sosyalist diyorum. Bu arada bunu kabullenişim sosyalist olmaya çalışan sosyalistleri tanıdığım için olmadı. Yolum boyunca yüklendiğim yüklerin içinde okuduğum kitaplar bunun en büyük sebebidir. Yoksa kimse bana şu, bu ol dedi diye bir şey olmadım. Olduğum halimden kendimce memnunum. Bu memnuniyetle elimden geldiğince yük boşaltıyorum. Yazıyorum, anlatıyorum. Gördüklerim benim hoşuma gitmiyor. Değiştirmek için gücüm ve ulaşacağım yer neresiyse onun bir üstünü hedefliyorum. Her gün farkı bir şeyler paylaşmaya, yazmaya çalışıyorum. Gündem oyuncakları ile çok fazla oyalanmak istemiyorum. Yaşamımın yeteceği kadar uzağa bakmaya çalışıyorum. Ölümle tanıştığımda arkamda kalıcı bir şeyler bırakmak için yazıyorum. Ufakta olsa umudum var. Geleceğin değişeceğine inanıyorum. Belki de inanmak istiyorum. Nazımın dediği gibi ‘’Güneş bir gün herkese eşit doğacak. Ama ö günü görmesek de bir umuttur yaşamak.’’
Diğer köşede buluşmak üzere…