Dünya yüzeyi dışarıdan sabit görünse de, gezegenimiz aslında sürekli bir jeolojik hareket halinde.
Yerkabuğunu oluşturan tektonik plakalar, milyonlarca yıl boyunca birbirleriyle çarpışıyor, ayrılıyor ve yeniden birleşiyor. Bu devasa döngü, kıtaların zaman içinde sürüklenmesine ve yeni süper kıtaların oluşmasına neden oluyor.
Jeolojik geçmişte Dünya, en az üç büyük süper kıta gördü: Kolombiya, Rodinya ve Pangea. Her biri, farklı zamanlarda kara parçalarının çarpışmasıyla oluştu ve sonra yeniden parçalandı.
PANGEA PROXİMA TEORİSİ
Eğer mevcut tektonik hareketler devam ederse, yaklaşık 250 milyon yıl sonra kıtalar yeniden birleşerek Pangea Proxima adını taşıyan yeni bir süper kıta oluşturabilir.
Bu senaryo, ilk kez 1982 yılında Amerikalı jeolog Christopher Scotese tarafından ortaya atıldı. Başlangıçta bu kıtaya “Pangea Ultima” (Son Pangea) adını veren Scotese, daha sonra bu ismi “Pangea Proxima” (Gelecek Pangea) olarak değiştirdi.
Teoriye göre, Atlantik Okyanusu’nun dibi yer kabuğunun altına doğru itilecek ve bu süreçte Amerika, Afrika ve Avrasya kıtaları yeniden bir araya gelecek. Avustralya ve Antarktika da birleşerek bu dev kara parçasının güney ucunda yer alacak.
KITAYI İNSANLIK GÖRECEK Mİ?
Bu jeolojik olayın tamamlanması milyonlarca yıl sürecek. Ancak 2023 yılında yayımlanan bazı bilimsel çalışmalar, yeni bir süper kıtanın kara memelileri için yaşanamaz koşullar oluşturabileceğini ve olası bir kitlesel yok oluşa yol açabileceğini öne sürüyor.
Dolayısıyla, bu birleşmenin insanlık tarafından gözlemlenip gözlemlenemeyeceği tartışmalı. Bilim dünyası, bu tür senaryoların daha çok uzun vadeli doğa evriminin bir parçası olduğunu belirtiyor.
ALTERNATİF SÜPER KITA SENARYOLARI
Pangea Proxima teorisi en bilinen senaryo olsa da, bilim insanları farklı ihtimaller de öne sürüyor:
- Amasia Senaryosu: Tüm kıtalar, Antarktika hariç, kuzey kutbu çevresinde birleşebilir.
- Aurica Senaryosu: Kıtaların ekvator çevresinde toplanmasıyla farklı bir süper kıta oluşabilir.
Bu farklı birleşme şekilleri, gelecekteki küresel iklimi de doğrudan etkileyebilir. Süper kıtaların oluşum yerleri, deniz akıntılarından atmosfere kadar birçok sistemi yeniden şekillendirecek güçte.
DÜNYA DEĞİŞİYOR, ZAMAN ÖLÇEĞİ FARKLI
Her ne kadar bu değişimler insan ömrüne göre yavaş ilerlese de, jeolojik zaman ölçeğinde oldukça büyük ve kaçınılmaz dönüşümlerden söz ediliyor. Kıtaların sürüklenmesi, yalnızca kara parçalarının değil, yaşamın da yeniden şekillenmesi anlamına geliyor.
Bilim insanları henüz bu dev birleşmenin tam olarak nasıl gerçekleşeceği konusunda hemfikir değil. Ancak herkes, Dünya’nın bir kez daha büyük bir dönüşüm eşiğinde olduğu konusunda birleşiyor.