İLETİŞİM
Latince’deki Communicatio ve Communication kelimelerinin Türkçe karşılığı iletişimdir. İletişim en geniş anlamıyla canlılar arasında belirli ortaklaşa unsurlara dayanan süreci ifade eden kavramdır. Bu anlayıştan hareketle iletişimin sadece insanları değil tüm canlıları kapsadığı söylenebilir. Bununla birlikte, iletişim kavramı kapsamlı ve sınırlı olmak üzere, iki anlamda kullanılmaktadır. Sınırlı anlamda insanlar arası ilişkilere yönelik, kapsamlı anlamda ise çok çeşitli alanlarda kullanılmaktadır. Örneğin, iletişim kavramı hayvanlar asındaki ilişkileri (animal iletişim), canlı varlıklar arasındaki ilişkileri (bio iletişim), teknik sistemler arasındaki ilişkileri (teknik iletişim) ya da insanlar ile teknik araçlar arasındaki ilişkileri (insan makine iletişimi) ifade etmek amacıyla kullanılmaktadır İlk insandan bu yana doğası gereği insan toplumsal bir varlık olarak çevresiyle iletişim kurma ihtiyacı duymuştur. Bu mücadelede birey, içinde bulunduğu zaman, mekan ve fiziki koşullara uygun olarak farklı yöntem, araç ve sistemler geliştirmiş ve bunun sonucunda da bugün 21. yüzyılın modern iletişim teknolojilerine sahip olmayı başarmıştır. İnsanın dumanla, mağara duvarlarına basit figürler çizmesiyle başlayan haberleşme macerası bireyin kendini anlatma, duygu-düşüncelerini dile getirme, görüş-kanaatlerini paylaşma ve diğerlerini anlama ihtiyacının doğal bir sonucudur. Bireyin iletişim ihtiyacının temelinde yatanın, kendini anlatmak, ifade etmek, karşısındakini anlamak, diğer bireyleri etkilemek-ikna etmek arzusunun olduğunu söylemek mümkündür. Bu, aynı zamanda bireyin toplumsallaşması için de bir gereklidir. Bu bağlamda iletişimin dairesel; diğer bir deyişle çift yönlü, döngüsel/dönüşümsel özelliği olan bir süreç olması önemlidir. Etkileşimin çift yönlü olduğu düşünülecek olursa; mutlak olarak mesajı alan kişi/kişilerin bir geri bildirim/yansıma vermesi gerekmektedir. Aksi durumun adı iletişimsizliktir.
İletişimin bireyler, canlılar ve canlı-makine arasında olduğunu söylemiştik. Örneklemek için küçük bir senaryo yazalım.
‘’Baba ile oğlu bir kafede oturmaktadır. Kafenin kapısında bir sokak köpeği uzanmış, masalardan gelen yemek artıklarını beklemektedir. Baba, elindeki cep telefonu ile internet üzerinde gezinmekte ve başka insanlar ile sanal ortamda paylaşım yapmaktadır. Çocuk elindeki tablet ile online oyun oynamaktadır. Çocuk oyunu kaybedince, gözüne köpek ilişir. Köpeğe kendince havlama taklidi ile bir şeyler söylemeye çalışır. Havlama sesinde biraz önce kayıp ettiği oyunun verdiği tüm öfke, kızgınlık vardır. Sürekli havyanı yüksek ve tehditkar havlama sesiyle tahrik eder. Köpek sahte havlama sesinden ve renginden rahatsız olup çocuğa havlar. Baba bunun üzerine elindeki telefondan başını kaldırıp olanları izler. Sonra yerinden kalkıp köpeğin yanına gidip başını okşar.
– Aaaaaa… Ayıp ama o daha çocuk. Oyun oynuyor seninle. Niye havlıyorsun.
Köpek daha çok havlayıp hırlamaya başlar. Bunun üzerine başka bir masadaki müşteri seslenir.
– Beyefendi yanlış yapıyorsunuz. Köpekler, yaptıklarının sonrasında ödül alırsa yaptığının doğru olduğunu zannedip devam ettirir. Siz onun başını okşamakla onu ödüllendirdiniz. O da daha fazla ödül için havlamasını sürdürüp bir de yanına hırlamayı ekledi. Yanlış iletişim kurdunuz köpekle.’’
Senaryomuz içinde iletişim kavramını tanımlayan her şey var. İletişim kavramına ilişkin literatür taramalarından da görüleceği üzere, kavramın tek bir tanımlamasının olduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak iletişim, en yalın şekliyle, en az iki canlı arasında duygu, düşünce ve bilginin farklı araç ve yöntemler kullanılarak paylaşılması olarak tanımlanabilir.
Bu araçlar, bazen kişinin bedenidir. Kişi duruşu, bakışları, jest ve mimikleriyle hatta giysisi ile karşısındakilere duygu ya da düşüncelerini bir mesaj olarak gönderebilmektedir ki, bu sözsüz iletişimin de önemli bölümünü oluşturan iletişim biçimidir. Bununla birlikte kullanılan ses ve sözcükler, eş deyişle dil, iletişimde en önemli unsurlardan biridir. Dilin kullanımı, en anlaşılır ve açık mesajları sağlasa da zaman zaman ses tonlamaları, sesin rengi iletişimi etkileyebilmekte ve değiştirebilmektedir. Gür ve yüksek bir ses tonu ile dile getirilen mesajın içerik açısından olumlu da olsa, alıcı tarafından olumsuz biçimde algılanabilir.
Toplumsal hayat içinde, toplumu oluşturan birimlerle iletişim kurarken, dengede tutmak, anlaşılır, algılanabilir olmak; kişinin bireysel, psikolojik, sosyal konumu için gerekliliktir. Kurulan bütün iletişimler olumlu olmayabilir. Kavga etmek, ağız dalaşına girmek de bir iletişim şeklidir. Sağlıklı iletişim kurmanın kuralları vardır. Doğal olmak, anlayışı elden bırakmamak, egolara yenik düşmemek, saygılı olmak, empati kurabilmek, tutarlı olmak, güven telkin etmek, yargılamamak, açık olmak, yapıcı olmak, doğru bir dil kullanmak, kişileri değil problemi tartışmak, ilgili ve farkında olabilmektir. Bunun tam aksine iletişimi olumsuz etkileyen çok sık yapılan hatalar da vardır. Emir kipleri ile konuşmak, tehditkar cümleler kullanmak, konuyu tamamen saptırmak, karşıdaki kişiyi denemek, eleştirmek, nutuk çekmek, yargılamak, suçlamak ve alaycı ithamlarda bulunmak iletişimin en baş düşmanıdır. Tüm bu doğru olanları uygulayabilmek ve hatalı olanlardan kaçınabilmek ise; kişinin ilk başta anlayış ve sabrı elden bırakmamasıyla gerçekleşir. İletişimde, yüzünüzün aldığı şekil bile son derece önemlidir. O anki tavrınız ve göz teması halinde yüzünüzün şekli, iletişimin ne doğrultuda ilerleyeceğini gösterir.
Anlatmaya ya da yazmaya çalıştıklarımın tümü toplum hayatımızın tüm birimlerinde geçerlidir. Kurduğunuz iletişimin tanımlanabilmesi için geri dönüş mutlaka olmalıdır. Tek bir yön üzerinden yapılan iletişim bir süre sonra monolog (kendi ile iletişim) haline dönüşür. Örneğin; toplumun kadın hakları kısmını sadece aile içi şiddet olarak ele alıp, tüm iletişiminizi bu yönde kurduğunuzda geçen süre sonunda üretecek yeni bir şey bulamazsınız. Kurduğunuz iletişim kısır bir döngüye dönüşür. Ancak kadın haklarını, işçi platformuna taşıdığınızda dilinizin renk skalası genişler. Kadın, emeğin tüm aşamalarında eksik ya da fazla vardır. Aynı şekilde işçi platformunu sadece emeğin ücretlendirilmesi olarak alıp iletişimi bu yönde kurduğunuzda yine kısır döngüye düşersiniz. Emek platformunu içinde işçi sağlığı, iş kazaları, iş yeri tacizi, işçi cinsiyet ayrımı, barınma, yem-içme hepsi vardır. Tümü ile algılanıp tümü ile ortak bir iletişim kanalı açılması gereklidir. Siyasi hayat içinde iletişim vaz geçilmezdir. Aynı şartlar siyasi hayat ve siyasetçi içinde geçerlidir. Siyasi birimde iletişimin dili ve rengi çok önemlidir. Tek dil ya da tek renk diye bir kavram siyasetçi için tek bir sonuç verir. İktidarı kayıp etmek ya da iktidar olamamak. Siyasetçi içinde bulunduğu toplumun dilini kullanmalıdır. Toplumun dilinin üstünde zorlama dil iletişimsizliği tetikler. Siyasetçinin neyi ne kadar çok bildiği değil, siyasi düşüncesini ne kadar doğru ve etkili iletebildiği önemlidir. Toplum siyasetçinin notunu bu şekilde verir. Aksi durumda toplumdaki bireylerin çoğunluğu senin hangi ideolojiye sahip olduğuna bakmaz. Onunla iletişiminde hangi dili kullandığına ve açtığın iletişim kanalının çeşitliliğine bakar. Bunları değerlendirmede etken olanda tolumun kabul ettiği ahlak kurallarıdır. İletişimin içinde kullandığınız dil, çeşitlilik bu kurallara uymadığında yine iletişimsizlik ortaya çıkar. İletişimin olmadığı durumunda sonuç kaçınılmazdır. Kendinizi anlatmazsınız, ifade edemezsiniz, sadece gürültü yaparsanız karşısındakini anlamazsınız ve diğer bireyleri etkileyemez, ikna edemezsiniz, SEÇİLEMEZSİNİZ.
Diğer köşede buluşmak üzere.