Nikah masası… Çoğu insan için aşkın ve birliğin resmileştiği kutsal bir an. İmzalar atılır, göz göze bakılır, “Evet” denir. Ardından törenin sonunda bir belge çıkar: evlilik cüzdanı.
Çoğunlukla gelinin eline tutuşturulur. İşte o an, ne kadar masum görünse de, aslında yüzyıllardır süregelen bir eşitsizliğin sembolüdür.
Evlilik cüzdanı sadece bir evrak değildir; yükün, sorumluluğun ve beklentilerin simgesidir. Kadının eline verilmesi, “Artık bu yuvanın asıl bekçisi sensin” mesajını taşır. Çocukların ödevi, misafirlerin ağırlanması, kocanın itibarı, evin düzeni… Tüm bunlar, sanki o küçücük belgenin verilmesiyle birlikte kadının sırtına daha da ağır biner.
Ama soralım: Neden tek bir belge var ve neden genellikle kadına veriliyor?
Evlilik, iki kişinin eşit ortaklığı değil midir? İki bireyin yan yana durarak “Birlikte sorumluluk alıyoruz” dediği bir kurum değil midir? O halde belge de iki taraflı olmalı. Tıpkı kimliklerimiz gibi, hem kadına hem de erkeğe ayrı ayrı verilmelidir.
Bu küçük değişiklik, aslında büyük bir devrim olurdu. Çünkü o an devlet ve toplum, şu mesajı verir: “Bu evlilikte siz iki eşit bireysiniz. Sorumluluklarınız da haklarınız da ortaktır.”
Pratikte de faydası büyük olurdu. Bugün resmi bir işlemde çoğunlukla kadın, evlilik cüzdanını ibraz etmek zorunda kalıyor. Yani evliliği ispatlama yükü yine onun üzerinde. Oysa iki belge olduğunda, her eş kendi nüshasını kullanabilir. Sembolik olduğu kadar pratik bir eşitlik de sağlanır.
Üstelik dünyada bunun örnekleri var. Çin’den, Avustralya’ya Vietnam’dan Kanada’ya, kadar pek çok ülkede evlilik belgeleri çiftlere birlikte veriliyor. Bu ülkelerde ev işleri, çocuk bakımı ve sorumluluk paylaşımı Türkiye’ye dahil ortak belge kullanımına kıyasla çok daha dengeli. Tabii analizler ve kriterler’e göre farklı sonuçlar var ama eşitlikçilik gelişimi Tesadüf mü?
Elbette değil. Semboller hayatı şekillendiriyor.
Bugün nikah masasında kadının eline tutuşturulan tek evlilik cüzdanı, aslında “Tüm yük senindir” diyen ataerkil geleneğin kalıntısıdır. Gerçek eşitlik istiyorsak, sembolleri değiştirmek zorundayız.
Evlilik cüzdanının iki nüsha halinde verilmesi, küçük ama güçlü bir adım olurdu. Çünkü eşitlik, bazen büyük laflarla değil, işte bu tür küçük düzeltmelerle başlar. Ve belki de gerçek değişim, nikah masasındaki o anla başlayabilir.