Biz, her sabah evi toplayan, duyguları onaran, sesini kısmayı öğrenmiş kadınlarız.
Sevildiğimiz söylendi, ama o sevginin bedeli bizden istendi.
Bizden anlayış, sabır, fedakârlık istendi — ama aynı hakkı kimse bize tanımadı.
Bugün bu yazı, bir “yakınma” değil, bir fark ediş olarak yazıyorum.
Çünkü sevgi ile sömürü arasındaki çizgiyi artık görüyoruz.
Ve susmuyoruz.
Evdeki huzurun, tertibin, sessizliğin arkasında bir kadının görünmez emeği vardır.
O emek “doğal görev” değil, toplumsal bir beklentinin sonucudur.
Biz, o emeği artık kutsamıyoruz; tanınmasını, paylaşılmasını, adilce bölüşülmesini istiyoruz.
Gelin–kaynana arasında kuşaktan kuşağa devrolan kıskançlık ve denetim, “öyle eş olunmaz, böyle kadın olunur” diye başlayan öğütler,
“ayıp”, “sus”, “idare et” diyen bütün cümleler, şiddetin nazik sunulan hâlidir.
Biz, bu görünmez şiddeti artık adlandırıyoruz.
Aile içindeki duygusal manipülasyon, kıyaslama, dışlama, bir sevgi biçimi değil, sistematik bir baskıdır.
Kadın sevgisi kutsallaştırıldıkça, kadının acısı meşrulaştırıldı. “Kadın güçlüdür” dendi, çünkü acıya dayanması beklendi.
Ama biz artık bu gücü reddediyoruz.
Biz, acıya değil, eşitliğe dayanıklı olmak istiyoruz.
Sevgi görev değildir.
Ne sabırla, ne fedakârlıkla, ne sessizlikle ölçülür.
Biz artık, sınırlarımızla sevilmek istiyoruz.
Dayanışma Kadınlığın Yeniden Tanımıdır Kadın kadınla yarışsın diye öğretildi:
Gelin görümceyle, anne kızla, iş arkadaşı meslektaşıyla… Oysa biz birbirimizin düşmanı değil, tanığıyız.
Birbirimizin yükünü, suskunluğunu, emeğini biliyoruz.
Ve biliyoruz ki dayanışma, yalnızca “destek” değil; toplumsal bir yeniden inşa biçimidir.
Bir kadının “artık yeter” deyişi, hepimizin sesi olur.
Sevgi, birinin diğerine hizmet etmesi değil, iki bireyin birbirini varlığıyla kabul etmesidir.
Biz, “eşit sevilmek” istiyoruz,
görünmez değil, koşullu değil, özgürce.
Sevgi artık kadının görevi değil, insanlığın sorumluluğu olmalı.
Biz fedakârlıkla sınanan değil, özgürlüğüyle var olan kadınlarız.
Biz, kendi emeğimizin, kendi duygumuzun, kendi sesimizin sahibiyiz.
Bizi tanımayan sistemlere değil, birbirimize yaslanıyoruz.
Çünkü biliyoruz:
Bir kadın farkına vardığında, hepimiz biraz daha özgürleşiyoruz. #Birbirimizin yükü değil, gücü olacağız.