Türkiye Barolar Birliği (TBB) İnsan Hakları Merkezi, Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay’ın tahliyesine ilişkin Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) yapılan bireysel başvuru hakkındaki üçüncü taraf görüşünü Mahkeme’ye iletti.
14 Mayıs seçimlerinde TİP Hatay Milletvekili seçilen ve Gezi davasından aldığı ceza nedeniyle Silivri Cezaevinde tutuklu bulunan Can Atalay’ın avukatları, Atalay’ın tahliye olması talebiyle AYM’ye bireysel başvuruda bulunmuştu.
TBB İnsan Hakları Merkezi, Atalay’ın bireysel başvuru hakkında hazırlanan üçüncü taraf görüşünün bugün AYM Başkanlığına sunulduğunu duyurdu.
‘AYM’DEN BEKLENEN TAHLİYE KARARI VERİLMESİNİ SAĞLAMAK’
Konuya ilişkin TBB tarafından yapılan açıklamada, “TBB tarafından, Avukatlık Kanunu hükmünce ‘hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak ve korumak, bu kavramlara işlerlik kazandırmak’ görev bilinciyle hazırlanan görüşte yer alan gerekçeler çerçevesinde Anayasa Mahkemesinden beklenen; milletvekilinin başvurusunu ivedilikle gündeme alarak, vereceği ihlal kararıyla, başvurucu hakkında tahliye kararı verilmesini sağlamaktır” ifadeleri yer aldı.
‘KİŞİ ÖZGÜRLÜĞÜ VE SEÇİLME HAKKININ ACİLEN KORUNMASI İHTİYACI SÖZ KONUSUDUR’
Öte yandan, TBB tarafından hazırlanan ve AYM’ye sunulan, “Can Atalay bireysel başvurusu hakkında hazırlanmış olan görüş” metninde, şu ifadelere yer verildi:
“Anayasa Mahkemesi, verdiği kararlarının icrasını sağlayabilmek için hem derece mahkemelerinin hem de yürütme ve idarenin, çağrı kararları söz konusu olduğunda ise yasama organının iş birliğine ihtiyaç duymaktadır. Mahkeme’nin doğrudan bir icra gücü mevcut değildir. Ancak Mahkeme, anılan kararlarının icrasını sağlamak için, ihlal kararları dışında güçlü bir başka araca daha sahiptir ki, bu da tedbir kararıdır. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesi Kanunu’nun 49/5 maddesine göre, ‘Bölümler, esas inceleme aşamasında, başvurucunun temel haklarının korunması için zorunlu gördükleri tedbirlere resen veya başvurucunun talebi üzerine karar verebilir.’ Can Atalay başvurusunda başvurucunun öncelikle kişi özgürlüğü ve seçilme hakkının acilen korunması ihtiyacı söz konusudur.
Her ne kadar Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 73/1 maddesi, kanun maddesinin alanını daraltarak, ‘başvurucunun yaşamına ya da maddi veya manevi bütünlüğüne yönelik ciddi bir tehlike bulunduğunun anlaşılması üzerine…’ ifadesine yer vermekte ise de, ceza muhakemesi süresince tutuklama tedbiri dışında başka tedbir kararlarıyla yargılanması mümkün iken, tutuklu yargılanarak özgürlük hakkından yoksun bırakılan ve bunun yanı sıra seçilme hakkını kullanarak milletvekili seçildiği hâlde temsil etme hakkını kullanamayan Şerafettin Can Atalay’ın öncelikle manevi bütünlüğünün tehdit altında olduğu açıktır.
‘TEMSİL HAKKIYLA İLİŞKİLİ OLARAK ÖZGÜRLÜKTEN YOKSUN BIRAKMA HAK İHLALİ NİTELİĞİNDEDİR’
Bu nedenle Anayasa Mahkemesinden beklenmesi gereken, milletvekilinin başvurusunu esas bakımından gündeme aldığı anda vereceği tedbir kararıyla, başvurucu hakkında tahliye kararı verilmesi gerektiğini karara bağlamasıdır. Temsil hakkıyla ilişkili olarak kişi özgürlüğünden yoksun bırakılma, Mahkeme içtihatları dikkate alındığında acil tedbir kararıyla sona erdirilmesi gereken bir hak ihlali niteliğindedir.”