CAMSIZ PENCERELER
Pencere kelimesi Türkçe’de “Yapıları veya tren, vapur vb. ulaşım araçlarını aydınlatmak, havalandırmak amacıyla yapılan, çerçeve, cam, panjur, perde gibi eklentilerle daha kullanışlı bir duruma getirilen açıklık.” anlamına gelir. Bu somut anlamdır. Pencere mecazi anlamda; anlayış, görüş anlamına gelmektedir. Mecaz anlama en iyi örnek ‘’gönül penceresi’’ olacaktır. Aslında duygu ve düşüncelerimiz tümünü diğer bireylere göstermek için pencere kelimesi kullanılmaktadır. Somut anlamda pencere yaşantının her yerinde vardır. Bilgisayarlarımızda kullandığımız yazılımın orijinal ismi Windows’tur. Dilimizde böyle yer etmiştir. Türkçe karşılığı pencerelerdir. Söylemeye yazmaya kalkışırsak, yüzlerce satırı dolduracak kadar pencere yazarız burada. Binalarımızın dış Dünyaya açılan boşluklarına takılır pencereler. Yerleri önceden hazırdır. Sonra kullanım amacına uygun cam takılır pencerelere. Saydam cam, yarı saydam cam, renkli cam, tek taraflı cam. İsteğe bağlı özel camlarda yapılır pencereler için. Dev bir üretim sektörünü oluşturmuştur; pencere ve camları. Ben bu yazımda pencerenin daha çok mecazi anlamını kullanacağım. Sizlerle örgütsel pencereleri anlatmaya çalışacağım
Örgütsel pencerelerin oluşumuna neden olan faktörler üç başlıkta toplanabilir: Birey, örgüt, toplum. Bireysel faktörler, kadınlar ve erkeklerdir. Açılacak birey penceresi algılarından kaynaklanan tercihlere bağlıdır. Şüphesiz, bu algılarda etkili olan yine toplumun biçtiği rollerdir. Toplum penceresi bu noktada açılmaktadır. Etkili olan bir diğer şey ise örgüttür. Her örgütün bir politikası vardır. Bu politikalar adaletli ya da ayrımcı olabilmektedir. Eşitlikçi, adaletli politikalar güden örgütler, tüm üyelerine fırsat eşitliği tanıyacağından bireylerin tümünün yönetici olmasının önündeki örgütsel engel azalmaktadır. Örgütsel faktörleri etkileyen de toplumsal normlardır. Günümüzde toplumsal değişimlere baktığımızda ise öncelik norm olarak liyakat ya da liyakatsizlik öne çıkmaktadır. Bir işin layığı olma yetisi sadece örgütsel faaliyetler ile kazanılmaz. Bireyin tamamen kendi özverisi ile elde ettiği bilgi , deneyim birikimidir liyakat. Birey isterseniz Dünyanın en iyi yapısına sahip örgüte üye olsun. Kişisel becerisi ve özverisi yok ise örgüt ona çok şey veremez. Yıllarını bu yapıda geçirmeside bireyi liyakat sahibi yapmaz. Bireyin örgüt değiştirmeside liyakatin sıfırlanması, artması ya da azalması anlamına gelmez. Örneklemek gerekirse; X örgütünde olan bir üye yıllar içinde elde ettiği bilgi ve deneyimini X örgütünden ayrıldığında geride bırakmaz, bırakamaz. Fiziksel olarak mümkün değildir. Y örgütüne yeni gelmeside eski bilgi, deneyimini sıfırlamaz. Birey aynıdır. Değişen örgüttür. Yeni örgütünde kısa bir alışma süreci sonrası deneyimine uygun her birimde görev alabilir. Bu görevin engellenmesine örgütsel tanımlamada cam tavan sendromu denilmektedir. Cam tavana maruz kalan bireyin en sık karşılaştığı sonuç motivasyon kaybıdır. Birey; kariyerinde ilerleme fırsatlarının kısıtlı olması veya karşısına çıkan engelleyici unsurlar nedeniyle isteksiz hale gelmektedir. Örgüt bunun farkına vardığında hemen olmadık yere bir pencere açar. Bireyin kaybını ertelemek için nafile bir çabadır yapılan. Bunu defalarca tekrarlanması ise ortaya camdan ve pencereden oluşan bir kule çıkarır. Niçin kule dediğime gelecek olursak, sebebi basit. Örgütler sürekli dikine büyür ya da büyümek ister. Yatay büyüme örgütsel obeziteye neden olduğu için kabul görmez. Obezitenin sıkıntılarını bilmeyenimiz yoktur. Bu büyümede açılacak örgütsel pencereler nasıl olmalıdır;
Örgüt pencereleri dış Dünyayı duymayı, hissetmeyi, koklamayı, görmeyi engellememelidir. Bireyin konforu için içe-dışa açılabilmelidir. Bireyin gelişimini ve yükselmesini engellemeyecek yapıda olmalı aynı zamanda cam tavanları ortadan kaldırmalıdır. Pencerelerde toplum ile iletişimi engelleyecek her türlü yalıtım ortadan kaldırılmalıdır. Kilit kesinlikle olmamalıdır. Pencereler kesinlikle abartıda uzak ancak bakımlı olmalıdır. Bakımsız kalan kırık cam, tüm camların kırılmasına neden olur. Buna kırık cam veya kırık pencere teorisi denmektedir. Bu teoriye göre kırık cam kırık kalmaya devam ederse bina ya da örgütle kimsenin ilgilenmediği düşüncesi güçlenmeye başlar.
Uzun süre kırık kalan cam insanlara “ne istersen yap çünkü kimse umursamıyor” sinyalini verir. Sonuçta her geçen eline bir taş alarak sağlam camları kırar. Zincirleme tepkinin sonunda tüm camlar kırılır. Bunun önlemi bakımlı olmak ya da tüm camları sökmekle olur. Camsız pencere olurmu dediğinizi duyar gibiyim. Burada soyut anlamda örgütsel bir yapı ve bu yapının pencerelerinden bahsediyoruz. Somut bir yapımız yok. Pencerelerimiz düşüncelerin, amaçlarının iletilmesinde birer kanal görevi gören soyut yapılanmalardır. Sorunsuz bir aktarım için bilginin önünde engel olmaması ilk önceliktir. Camlar bilginin önündeki engelleri temsil etmektedir. Örgüt içinde bulunduğu toplum ile ne kadar yakınsa ve uyumluysa o kadar başarılıdır. Örgüt; ortak bir amacı ya da eylemi gerçekleştirmek ereğiyle bir araya gelmiş kurumların ya da bireylerin oluşturduğu birliktir. Ortak amaç, toplumun yararına olan her şeydir. Yararın dışındaki amaca sahip örgütlenmeler terör örgütü olarak adlandırılır. Bu tip örgütlenmenin dışa açılan penceresi yoktur. Örgütlenmelerin siyasi ayağı ise Partilerdir. Partiler iktidar olmayı amaçlar. İktidarı toplum yararı için isterler. Bunu siyasi görüşleri ile birleştirip tüzük yazarlar. Tüzüğe uygun üyeler seçerek kendi iç yapılarını kurarlar. Bu üyeler toplum için açılan pencerelerdir. Bu noktada Partinin düzen partisi mi yoksa toplum partisi mi olduğunu anlamak için pencereler bakmak yeterlidir. Aynalı pencere kullanan partiden toplum yararına hiçbir şey çıkmaz. Tek taraflı cam içeride olanı gizlemek için takılır. Düzen partileri böyledir. Şeffaf camlı partiler demokrat tabanlı partilerdir. Bunların topluma faydaları pencerelerin ara sıra açılması ile olur. Süreklilik pencere kapanana kadar sürer. Birde camları olmayan pencerelere sahip partiler vardır. Toplumla sürekli iletişim, etkileşimleri vardır. Bunlar sosyalist partiler ya da örgütlenmelerdir. Sosyalist bir partide üye ve toplum arasında olan pencere sadece örgüt yapısının duvarlarının ardını görünür kılmak içindir. Yapı duvarlara ihtiyaç duyar. Duvar olamadan pencerede olmaz. Partilerin yapısını oluşturan liyakat sahibi yöneticilerdir. Bu yöneticilerin ve üyelerin çalışmaları partiyi iktidara taşır. Yoksa en güzel bina sizde olsun ya da tüzüğün mükemmel yazılmış olsun ya da kurucu liderin eşsiz olsun. Bunlar tek başına anlam taşımaz. Seni Parti olarak iktidar yapan, yapının içinde tuttuğun üyeler ve onların parti saflarına kattığı seçmenlerdir. Bu ikisi yok ise gerisi laf ve boştur. Amacın iktidar ise yapman gereken bellidir. Camsız pencerelerden iletişime geçip, BOŞ YAPMAMAK.
Diğer köşede buluşmak üzere.