ET ÇUVALLARI
İnsanın fizyolojisine baktığımızda gördüğümüz diğer omurgalı canlıların birebir aynısıdır. İç iskelet, yaşam için gerekli organlar, dolaşım sitemi, boşaltım sistemi, kas sistemi, sinir sistemi, deri. Tümü budur ne eksik ne fazla. Bunlar ile değerlendirdiğimizde tüm canlılar bir et çuvalıdır. Niye ve neden yaşadığı bu çuvalın içini dolduran unsurlardır. Hayvanlar bize göre alt türdür. Onlar akıl sahibi değildir, ruhları yoktur, duyguları yoktur, hayal kurmazlar, planlama yapmazlar. Olmalarının tek sebebi vardır. Üstün ırk olan insanlığa hizmet. Etleri, sütleri, yumurtaları, derileri, tüyleri, yünleri hepsi bizim içindir. Biz bunu böyle biliriz. Farklılık olabileceği aklımıza gelmez. Yoksa sizi seven bir ineği nasıl kesip yersiniz. Ya da yavruları için endişeli olan bir kuşu nasıl vurup öldürürsünüz. Köpeğinizin size olan sevgisi ile sizin için düşünmeden öleceğini bilseniz nasıl zincire vurup eziyet edebilirsiniz. Bunlar insanı duygudur. Hayvanlara yakıştıramayız. Yakıştırmak istemeyiz. Yaptığımız vahşeti böylece yumuşatır, kabul edilebilir hale getiririz. Olması gereken bu mudur. Ne yazık ki budur. Bizim yaşayabilmemiz için beslenmemiz lazım. Bitki yetmez. Et lazım, kan lazım, kemik lazım, yumurta lazım. Tek bulacağımız yer hayvanlar. Hayvanlar içinde aynı şey geçerli. Otçul yaşamıyorlarsa onlarında bu ihtiyaçları için diğer hayvanları öldürmeleri gerekiyor. Kurulan ilahi düzen bunu gerektiriyor. Bunu kabul etmek, öldürdüğümüz canlılar için yapılanın vahşet olduğu gerçeğini değiştirmez. Kendi et çuvalımızı ayakta tutmak uğruna diğer et çuvallarını tüketiyoruz.
Bunu yaparken unutulan bir şey var. Biz de aynı şekilde bir et çuvalıyız. Bunun farkına varan vahşi hayvanlar ya da evcil hayvanlarımız fırsat buldukça bizim tadımıza bakmaktadır. Bu işin başka bir boyutu. Asıl olan et çuvalını farklı kılmaktır. Kısaca insan olmak insan gibi davranmak gereklidir. İnsan olmak nedir? İnsan, bilimsel anlamda diğerlerinden pek de farklı olmayan, ancak insanlarca “zeki” addedilen canlıdır. Düşünmek ve zeka yalnızca bize ait değildir. Bir çok canlı düşünebilir ve zekidir. Son gelinen noktada bilimsel araştırmalar bunu kanıtlamaktadır. Araştırın öğrenin. İnsan meraklıdır. Olmadık şeyler araştırır. Mesela, milyarlarca dolar harcayıp dış uzayda zeki canlılar arıyoruz. Kendimize benzer var mı bulabilir miyiz diye uzayı didik didik ediyoruz. Ama bilinmelidir ki, uzay araştırmaları da insanlık da büyük bir enayilik, kerizlik peşindedir. İnsan diğer canlılardan zeki olmadığı gibi, uzayda zeka aramak da kendimizi dışarıda görmeyi istemekten başka bir şey değil. Hep üst egolarımızı tatmin için uğraşırız. Ömrümüzün sonuna kadar bu böyle gider. İnsan olmak zeka, fiziksel varlık, soyluluk vb. şeylerle elde edilmez. İnsan olmak için yapılaması gereken “iletişim” ve ‘’dayanışma’’ dır. İnsan olmak için diğer insanlara bağ kurmak gereklidir. İnsanlığımız yüceltmek için birbirimizi anlamalı ve iletişim kurmalıyız. İletişim sonrasında dayanışmayı güçlendirmeliyiz. Dayanışma olmadan ayakta duramayız. Dayanışma olmadan gelişemeyiz. Dayanışma olmadan üretemeyiz. Dayanışma olmadan yaşarsak, tabiri caiz hayvan gibi yaşar, hayvan gibi yer, hayvan gibi üreriz. Bu bile ne kadar itici ve rahatsız edici bir tanımlama. Hayvan gibi. Acaba insan gibimi yaşıyoruz hayatı hayvan gibimi? Bunun cevabını bulmak için yarattığımız teknolojinin içine girip bir iki görüntüye bakmak yeter. Savaşıyoruz. Öldürüyoruz. Yok ediyoruz. Bunları nasıl yapıyoruz? İnsan gibi. Emeği sömürüyoruz, tecavüz ediyoruz, çocukları istismar ediyoruz, kadını dövüyoruz, aç bırakıyoruz. Bunları nasıl yapıyoruz? İnsan gibi. Yemek için sürüler halinde hayvan katlediyoruz sonra yemediğimizi çöpe atıyoruz. Bunları nasıl yapıyoruz? İnsan gibi. Kendi keyfimiz için para ile modern köleler tutuyoruz. Aşağılıyoruz. Dövüyoruz. Öldürüyoruz. Bunları nasıl yapıyoruz? İnsan gibi.
Sonrada başka insanları hayvan gibi yaşıyor diyerek damgalıyoruz. Aşağılıyoruz. Bunun tek nedeni kendimizi et çuvalı olmaktan öteye götürememiş olmamızdır. Dayanışma, iletişim, paylaşım, haklara saygı vb. unsurlar günümüz modern insanında ya az ya da yok. Kimse ben böyle değilim diye zıplamasın. Hiç birimiz kendimize karşı dürüst değiliz. Hepimizin içinde gizli canavarlar, beğenmediğimiz hayvanlar var. Kimimiz bunu bastırıyor, kimimiz bastıramıyor fark bu. Düşüncelerimizi, tercihimizi, yaşam tarzımız, ilişkilerimiz kısaca sosyal hayatın içinde ne yapılıyorsa tek amaca yöneliktir. Et çuvalını ayakta tutmak. Çoğunluk için olan budur. Benim içinde olan budur, senin içinde olan budur. Bunu farkına varan insan iletişime ve dayanışmaya yönelir. Bu yönelim, et çuvalına insan elbisesi giydirir. Giyilmediğinde olan ortadadır. Bunları burada tekrar sıralamanın bir anlamı yok. Ben yazdım diye öğrenilecek şeyler değildir bunlar. Bu zamana kadar öğrenmediğini ben yazdım diye de öğrenemezsin. Öğrenmediğinde, her gün adaletsiz yaşarsın, özgürlüğü bilmezsin, insanlığı bilmezsin. Sonunda olacak olan bellidir. Öldüğünde çürüdüğünü görmemek, kokunu duymamak için seni bir çukura gömerler. Unutulur gidersin.
Diğer köşede buluşmak üzere…