HEDONİZM VE EĞRİ CETVEL İLE DÜZ ÇİZGİ ÇİZMEK
‘’En güzel günlerinizi sıkıcı şeyleri dinleyerek, kaybetmeye mahkûm olanı kurtarmaya çalışarak, kendinizi cahil, kaba, adi insanlara adayarak heba etmeyin. Bunlar çağımız hastalıklı amaçları, yanlış idealleri. Hayatınızı yaşayın! İçinizdeki o muhteşem yaşama sevincini açığa çıkarın! Hep yeni heyecanlar arayın. Yepyeni bir hedonizm; işte çağımızın ihtiyaç duyduğu şey budur. -Lord Henry Wotton, Dorian Gray’in Portresi’’
Nedir Hedonizm?
‘’Hedonizm kelimesi, Yunancası hedone olan ve “zevk” anlamına gelen kelimeden türemiştir. Felsefenin kurucusu, aynı zamanda Kirene Okulu’nun da kurucusu ve Sokrates’in öğrencisi olan Aristippos’tur. Aristippos’un öğretisi, doğrudan hazzı temel alan bir öğretidir. Genelde Diyojen ile birlikte sözü geçen kinizm öğretisi, dünyaya sırtını dönüp bütün insani duyguları terk etmeyi amaçlarken, hedonizm öğretisi dünyadan zevk almayı amaçlar. Öyle ki bazı durumlarda bu zevk alma felsefesi, uç noktalara kadar gidebilmektedir. Bu nedenle bu öğretinin bazı kısımları fazlasıyla tartışılmıştır. Çünkü en nihayetinde hedonizmde ulaşılması gereken nihai nokta, hazdır. Hedonizm öğretisinde zevkin, doğası gereği iyi; acının, doğası gereği kötü olduğu düşünülmektedir. Bu öğreti, bir bakıma zevkin acıya üstünlüğünü, mutluluk olarak tanımlar. Zevkleriniz acılarınızdan ne kadar uzaksa, o kadar mutlusunuz demektir. Bu nedenle bir hedonistin temel dürtüsü, zevkin peşinden koşup, acıdan kaçınmaktır.’’
Alıntıdır.
Hazcılık dünyevi yaşamın eğri cetvellerinden biridir. Bu cetvel ile insanlar kendilerine düz çizgiler çizmeye çalışmaktadır. Ancak bunun sonucunda ortaya çıkan zevkin iyi, acının kötü olarak tanımlandığı yerde, bazı ahlaki çöküşlerin oluşmaya başladığıdır. Bu nedenle hazcılık kapsamlı bir şekilde eleştirilmektedir. Anlattıklarım anlaşılmamış ya da bazı okurlar tarafından hoş görülmemiş olabilir. Yaşadığımız son dönemde; bencillik çok artmıştır. Hazcılığın temeli de bencilliğe dayanmaktadır. Öyle ki, acılar insanlar tarafından bir haz aracı haline dönüştürülmektedir. Kişiler, haz için kendi kişisel arayışlarına odaklanıp kendilerini dünyanın merkezi konumuna getirmekte ve diğer insanların acılarından zevk almaktadırlar. Buna bağlı olarak, hazza ulaşma yolunda her türlü davranış geçerli olup toplumsal sorumluluklar tamamı ile unutulmaktadır. Hazcılığın ahlaki bir rehber olduğunu söylemek güçtür. Hazcılık, toplum için önemli olan özgürlük ve adalet gibi diğer değerleri görmezden gelir. Bu değerler bireyin haz alma dürtüsünün önünde engeldir. Ancak mutluluğu hazcılık yoluyla bulmaya çalışanlar bir süre sonra anlamsızlık ve boşluk duygusuna kapılmaktadırlar. Madde bağımlılığı, kişisel bozukluğun ve intiharların artması bu yüzdendir. Tatmin için akla hayale gelmeyecek yöntemler uygulanmaktadır. İsmi gerekmeyen bir plazanın bilmem kaçıncı katında konum atıp, sosyal medya beğenileri ile yaşayacağı haz karşılığında bireyler geri dönüşü olmayan değerlerinden vaz geçmektedir.
Hazcılık, tartışmaya çok açıktır. Kimi insanlar bunun ahlaki olmadığını savunur, kimileri de doğru olduğunu. Kimi doğru cetvel ile doğru çizgi çizer; kimileri de eğri cetvel ile doğru çizgi çizmeye çalışır. Bu yaşadığımız hayattır. Bunun seçiminde etken olan insanın kendi ahlaki değerleridir. Fakat şüphe götürmez bir gerçek vardır ki zevk ve acı hayatımızın vazgeçilmez parçalarıdır. Bunları ne ölçüde yaşayacağımız da tamamen bize bağlıdır. Acıdan olabildiğinde kaçınmak isteriz, fakat acıyı en aza çekmeye çalışırken, hazlarımızı da engellemeliyiz. Doğanın dengede kalma durumu vardır. Dengeyi bozarsanız, mutlaka bir karşı etki görürsünüz. Doğa denge kuruluna kadar değişimine devam eder. İklim sorunları, ekonomik sorunlar, siyasi sorunlar. Hepsi için bu kural geçerlidir. Kuramı yanlış kurar isen sonucuna katlanırsın . Kapitalist sistem son dönemlerde haz sınırları aşıp abartının ötesine geçmiştir. Ne eğri cetvel kullanılmaktadır ne de doğru cetvel. Doğru tamamıyla ortadan kalkmıştır. Her şey haz tepsisine yayılmış bir durumdadır.
Tepsinin başında olan kapitalist güçler habire kaşıklamaktadır haz aşını. Her yenilen kaşıkla eksilen, emekçiden çalınan ile yerine konulmaktadır. Aş yenilmekte ama eksilmemektedir. Kapitalist düzenin amacı budur. Üretmeden tüketmek. Tüm dünya onların haz oyunları için kurulmuş bir oyun alanıdır. Emekçilerin çektiği acı onların zevk kaynağıdır. Emekçinin akan teri kapitalistin afrodizyağıdır.
Tüm yatırılan sermayenin beklenen geri dönüşü hazdır. Kapitalist düzenin karşısındaki denge unsuru sosyalizmdir. Öyle ya da böyle, hatları sınırları doğru ve düzgün bir şekilde çizilen sosyalizmi emekçi topluma anlatmamız gerekmektedir. Gün bitmiş, zaman dolmuştur. Sosyalizm ayağa kalkmanın eşiğinde olamaz. Zaman koşma zamanıdır. Cetvel ne kadar eğri gözükse de sosyalizm çizgisi çizilecek en doğru çizgidir.
Diğer köşede buluşmak üzere.