21
Bazı günler yazmak istediğinizde eliniz kalkmaz, kaleminiz yazmaz, klavye çalışmaz olur. Aslında yazılacak o kadar çok şey vardır etrafınızda. Birde yaşadığınız ülke Türkiye ise konu bulma kıtlığı yaşamazsınız. Ama neyi nasıl yazacağınız ya da nereden başlayacağınızı bilemezsiniz. Diğer bir gerçekte Ülkemizde gündemin hızlı şekilde değişmesidir. Bir gün öncesinin gündemi daha ortadayken bir yenisi hemen eklenir ardı sıra. Üzülmek ya da sevinmek mi lazım buna bilemedim. Daha dün bir haber geldi Zonguldak tan. Bir işçinin başına gelenler kelimelere sığmayacak bir vahşettir. Uğradığı vahşetin sahibi insandır. Hayvan olarak adlandırdığımız hiçbir canlı başka bir canlıyı yakmaz. Sebepsiz yere öldürmez. Zevk için işkence yapmaz. Bu bize has. İnsan sıfatına sığdırdığımız özellikler bunlar. Biz buyuz. Bizim ne olduğumuz ile ilgili çok yazıldı, çizildi. Sonuç yok. Ben bu yaşıma geldim, göremedim. Göreceğimde yok. Benden sonraki bilmem kaç kuşaklarında bunu göreceği yok. İnsan var olduğu sürece bunlar olacak.
Filistin tarafına bakıldığında olanların kabul görmesi söz konusu dahi olamaz. Ama Ülkemizde olan ortada, bir iki ufak gösteri, bir iki kendini bilmezin kafe basması, iki şişe kolanın dökülmesi eylemleri sonrasında yaptırım olarak ortaya konulan bir şey yok. Arka planda İsrail ile ticaret devam ediyor. Türk malları ve diğer ürünler gemilerle uçaklarla gönderiliyor. Sözde bir iki elçi geri çağrılıyor. Kısaca incir ile çekirdeğinin hikayesi ile uyutuluyoruz.
Devlet yapısı ise tam anlamıyla içinden çıkılmaz bir hale gelmiş durumda. 21 yılın sonunda gelinen nokta başlangıç noktasının bile gerisinde. Her şey hayal ile başladı sonrasında tüm gerçekler hayal oldu. Ortada emekçi, emekli, halk, öğrenci, kadın için yapılan bir şey yok. Olan faşist harami saltanatı. Çalanın çırpanın haddi hesabı yok. Hırsızlık bildiğimiz meslek oldu. Hırsızlar ülkemizde çağ atladı. İki video, üç paylaşım ile götürdükleri dudak uçuklatıyor. Örnek aldıkları abileri, ablaları tam tanımlama ile Türkiye’nin içinden geçtiler. Böyle bir düzen bozukluğu, böyle bir kanunsuzluk ne görüldü ne de yaşandı. Önüne geçmek için yanında duracağın ya da yürüyeceğin bir sınıfta kalmadı ülkede. Emekçilerin çoğunluğu Dilan Polat hapiste nasıl yaşıyor onun derdinde. Geri kalanı ise ekmek peşinde koşmaktan başka bir şey yapamıyor. Olan bu yaşanan bu. Ülke tam anlamı ile ‘’ben yaptım, seve seve kabul edeceksin’’ ülkesine döndü.
Emekli aldığı 7500 TL ile geçinemiyor. O yaşında, geçinebilmek için gidiyor işe giriyor. Çoğunun yaptığı iş, bizim ayak işi olarak tanımladığımız işler. Bunu yaptı diye Devlet bu emekliye Cumhuriyetin 100. Yılında ikramiye vermiyor. Ama diğer taraftan 10 ayrı evden ayda 150000 bin lira kira toplayıp vergi mükellefi olmayan emekli bu 5000 TL ikramiyeyi alıyor. Bunun tek bir sebebi var Ak Parti kendi yandaşını kolluyor. Yandaşı olmayana bir şey vermiyor. Bunu bilen bir çok partide susuyor. Hiçbir yorum yok, eylem yok. Mevzuları o kadar çok ki, bu haksızlık konuşulmaya ya da tartışılmaya bile gerek görülmeyen sınıfına giriyor. Bir başka garabet ise dul yetim aylıklarında ortaya çıkıyor. 3500 TL aylık alanda var, babasının milletvekili maaşını almak için eşini boşayanda var. Bunların yaşanmasının tek sebebi Ak Parti Hükümetleridir. Bizi bu noktaya getirenler onlardır. Bu noktaya gelirken olanları seyredenlerde onlar kadar suçludur. Oy verenlerde suçludur. Bunu demokrasi söylemleri arkasına saklamaya çalışmak ise iki yüzlülüktür.
Geçim derdi artık dert olmanın ötesine geçmiştir. Ülkemizde yaşamak başlı başına bir eziyet durumundadır. Birde bunların tuzu biberi olan Din baskısı vardır. Din artık Allah ile kul arasından çıkıp belli kurum ve kuruluşların hüküm ve fetva verdiği bir değer haline gelmiştir. Bu kurumların başında gelen Diyanet İşleri Başkanlığıdır. Devlet tarafından ayrımcılık ile korunup kollanmaktadır. Kalkıp 25 milyon lira gibi bir rakamla renk değiştiren kapaklı Kuran bastırmaya kalkan Diyanet İşleri Başkanlığına bütçe var ancak yaşamak için çalışan emekliye ikramiye ödemeye gelince bütçe yok. Her mahallede en az on tane Cami varken yenisini yapmak için bütçe varken Filistin de ölen çocuklara yardım için bütçe yok. Sünni cemaat için, Alevi cemaatinin vergisini harcarken bütçe var. Ancak aynı vergiden Alevi Cem evlerine verecek bir kuruş yok. Kendi Din yapılarını ve kendi düzenlerini kurudular. Bunların karşısında ateist, deist olmak ya da bu fikirleri savunmak bir anlam ifade etmiyor. Ülke tümden dinden uzaklaştı. Toplum tam bir Dinsel sarhoşluk içinde sözde Dindarların arkasından sürüklenmektedir.
Bunların tümü 21 yıllık süre içerisinde gözlerimiz önünde gerçekleşti. Yenileri de gerçekleşmeye devam edecek. 21 yıl önce oyun masasında kartlar dağıtıldı. Oyuncuların kartları önlerinde. Bilir misiniz bilmem? İskambil oyunu vardır. Kartlarla 21 sayısına ulaşmaya çalışırsınız. Adına Black Jak derler. Bizde 21 olarak adlandırılır. 21 bulduğunuzda kasa kaybeder. Kağıt çalmayan, saymayan bir kasa ile oynanırsa oyun adildir. Aksi durum söz konusu olduğunda, tek bir şey geçerlidir. En büyük hilebaz en çok kazancı elde eder. Ak Parti hilekarlıkta son noktaya gelmiştir. Bu noktadan sonra ya kart diyecek ya çekilecektir ya da masayı devirecektir. Ben cevabı biliyorum. Ya siz.
Diğer köşede buluşmak üzere…