Be Mejî, No brain, Beyin yok, Kein Gehirn…
Hangi dilde veya ne şekilde söylendiği anlam olarak farklılık yaratmıyor. Beyin sadece bir organ olmanın ötesinde, yaşam için gerekli olan birçok şeyin yönetilmesi, planlanması için gereklidir. Birkaç sinir hücresine sahip beyinlerden, en büyük beyne sahip fillere kadar işlev aynıdır. Amaç hayatın devamıdır. Bu arada fillerin beyni 4,5 kilogram gelir. Bizim beynimiz 1400 gram kadardır. 3 katı bir fark vardır arada. Burada önemli olan boyut değil, işlevdir. Bu işlevliği ölçmek için bir değer belirlenmiştir. IQ. (Intelligence Quotient-Zeka katsayısı). Bu kat sayı her insanda aynı değildir. Bu kat sayı genellikle 0 ile 200 arasında bir değere sahiptir ve ortalama IQ 100 olarak kabul edilir. Düşük IQ değerleri 70 ile 79 arasında, ortalama IQ değerleri 80 ile 89 arasında, yüksek IQ değerleri ise 90 ile 109 arasında değerlendirilir. Türk insanının ortalama IQ katsayısı son dönemde 89 olarak ölçülmüştür. Yani ortalama bir zeka düzeyine sahibiz. Ancak son gelinen noktada benim şahsi kanaatim daha düşük olduğu yönündedir.
Son dönemlerde yaşananlara bakmak bu tezimin gerçek olduğunu ortaya koyacaktır. İnsanlarımız garip bazı şeyler yapmaya başlamıştır. Dilan Polat vakası normal zekada insanlar için çok büyük bir olay değildir. Bizim insanlarımız Dilan Polat hapishanede tuvalete gidebildi mi, duşlar nasıl, iyi uyudu mu, ne yedi gibi soruların cevabını bulmak için saatlerini harcıyor. Bu normal bir şey değil. Aynı insanlar Filistin de yaşanan katliamı protesto etmek için yerlere kahve döküyor, kola döküyor, bayrak yakıyor vb. anlamsız şeyler yapıyorlar. Anlamsız olması bir yana bu döktükleri için para ödüyor ya da parasını başkasının ödediğini döküyorlar. Bu normal bir şey değil. Hepsinden kötüsü Ak Parti tüm bu yapılanlara ve krizlere rağmen üst üste seçim kazanıyor. Bu normal bir şey değil. Ama bunlar benim ülkemde oluyor. Demek ki benim Ülkemde ciddi bir dejenerasyon var. Özellikle akıldan yana. Bunun önüne geçilmesi gelinen noktada bana göre mümkün değil. Akıl ne kadar doğuştan gelen genetik bir kazanımda olsa, zaman içinde geliştirilmesi gereken bir kazanımdır. Zamanında gerekenleri yapmadığın durumda ortaya ciddi sıkıntılar çıkmaktadır.
Aklın gelişmesi için doğru beslenme, doğru eğitim şarttır. Beslenmeyi ele aldığımızda ortadki tablo çok kötüdür. Beyni geliştiren yiyecekler günümüz ekonomik şartlarında alınması mümkün olmayan düzeye gelmiştir. Balık en ucuzu hamsi, kilosu 70 lira. Et kilosu 400 lira. Tavuk kilosu 70 lira. Bir litre ay çiçek yağı 60 lira. Zeytinyağı ne olacağı belli değil litre fiyatının 500 lira olması gündemde. Meyve sebze yanına yanaşanı yakıyor. Süt ürünlerinin fiyatı nerdeyse altın fiyatı ile yarışıyor. Geriye kala kala ekmek ile makarna kalıyor. İnsanlarımızın %65’i tek düze beslenip ekmek, makarna yiyor. Ak Parti yıllardır seçmenini bedava makarna ile besliyor. Sonuç ortada. IQ olarak gerileyen bir toplum. Ludwig Feuerbach, “Ne yersen osun,” der. Bununla kastı şudur: sen sadece maddeden ibaretsin ve yediklerin de maddedir. Sendeki maddenin aslı yediklerindir. Bu yaklaşım çok yaygın bir şekilde zihinlerde yer etmiştir. Bunu çok iyi analiz eden faşist kapitalist sistem emeğin karşılığını bilerek vermeyerek, emekçiyi tek tip beslenmeye mahkum etmektedir. Sonuç ortada. Anlamı olmayan konuşmalar, anlamsız hareketler, anlamsız eylemler, ne yaptığının farkında olmayan bir nesil.
Eğitim ise ayrı bir felaket. Okullara baktığımızda bu söylediğimi destekleyen birçok örnek var. Ben sadece ilk öğretime değineceğim. İlk öğretim eğitimin ilk basamağıdır. İlk öğretimde çocuğun geleceği şekillenir. Ancak ilk öğretim aşamasında hiçbir dönem çocuklarda bu kadar çok sayıda zeka geriliği, otizm, öğrenme güçlüğü, sosyal uyumsuzluk, içe kapanıklık görülmedi. Her geçen gün sayı artmaktadır. Çocuklar gelecektir. Onlarda olan her şey gelecekte şekil bulur. Bozuk olan bozuk, doğru olan doğru şekilde ortaya çıkar. Olanlara seyirci kalmak ya da kabul etmek mümkün değildir. Yaşanılanları görünce isyan etmek bir fayda sağlamıyor. Oturup konuyla ilgili araştırma yapmak, tezler hazırlamak bir fayda sağlamıyor. Kendi kendimizi eğlendirdiğimiz toplantılarda havalı konuşmalar yapmak bir fayda sağlamıyor. Sonu gelmeyen tartışmalara girip, ortaya sonuç diye konular da bir fayda sağlanmıyor. Bunların tümü için tek şey söylenebilir; ‘’Çingen çalıyor, kürt oynuyor’’. Bir an önce bunu görüp kendimizi değiştirmeliyiz. Kalan ortalama IQ bunun için yeterlidir. Sonrası yoktur. Bu gün yapılacağı yapmayanlar, yarın sadece kendi bitmişliğini görecektir.
Diğer köşede buluşmak üzere…