BİR ÖLÜ YATIYOR BEYAZIT MEYDANINDA
Bir ölü yatıyor
on dokuz yaşında bir delikanlı
gündüzleri güneşte
geceleri yıldızların altında
İstanbul`da, Beyazıt Meydanı`nda.
Bir ölü yatıyor
ders kitabı bir elinde
bir elinde başlamadan biten rüyası
bin dokuz yüz altmış yılı Nisanında
İstanbul`da, Beyazıt Meydanı`nda.
Bir ölü yatıyor
vurdular
kurşun yarası
kızıl karanfil gibi açmış alnında
İstanbul`da, Beyazıt Meydanı`nda.
Bir ölü yatacak
toprağa şıp şıp damlayacak kanı
silâhlı milletimin hürriyet türküleriyle gelip
zaptedene kadar
büyük meydanı.
28 Nisan 1959’da İstanbul Üniversitesi önündeki Beyazıt Meydanı’nda “Hürriyet isteriz” diye gösteri yapan öğrencilerin üstüne atlı polislerin saldırması ve ateş açmaları sonucunda Orman Fakültesi öğrencisi Turan Emeksiz katledildi. Bir çok kişi bu olayı bilmez. Bu oran genç nüfusta çok yüksektir. Bilinmesi ne için önemlidir? Bilinmesi çok mu gereklidir? Bilinmese olmaz mı? Bu sorulara cevap vermeden önce o günleri şöyle bir hatırlayalım.
Basının ve muhalefet partilerinin üzerinde baskı artık aleni olarak acımasız bir halde sürmektedir. Hükümet yandaş medyaya tam anlamı ile para yağdırırken, muhalif olan veya beğenmedikleri gazetelere kâğıt ve reklam vermeyerek cezalandırıyor, gazete dergiler daha basılmadan ya da matbaadan çıkmadan toplatılıyordu. Basına bir sürü bahane ve suçlama ile süresiz kapatma cezaları veriliyor, muhalif basın mensupları hapse atılıyor, dışarıda olanların ise sürekli gözü korkutuluyordu. DP iktidarının hışmına uğrayanlar sadece muhalif basın olmuyordu. Muhalefet liderleri ve milletvekilleri de baskıdan payını fazlasıyla alıyordu. Dönemin Millet Partisi lideri Osman Bölükbaşı hapse atılıyor, CHP lideri İnönü’nün seyahat özgürlüğü kısıtlanıyor, İllere yapacağı ziyaretler engelleniyordu. Daha da ileri gidilip Yeşilhisar’da olduğu gibi bazen güvenlik güçlerinin barikatıyla engellenmek istenen İnönü, Uşak ve Topkapı olaylarında DP’lilerin taşlı sopalı saldırılarına maruz kalarak linç edilmekten zor kurtuluyordu. Ne oldu bilmeyenlerimiz ne kadar şaşırdı değil mi? Sanki birebir bugünü anlatıyorum.
21 Nisan 1960 günkü Cumhuriyet Gazetesinden Alıntıdır. “Evvelki gün CHP Zeytinburnu lokalinde siyasi toplantı yaptıkları iddiasıyla geç vakit Zeytinburnu Emniyet Amirliği’ne celp edilen CHP Zeytinburnu İlçe Başkanı Av. Vecdi Yarman ile 21 partili 1. Şube Müdürlüğü’ne götürülerek nezaret altına alındı. Dün sabah saat 10.00’da Zeytinburnu Karakolu’na götürülen 22 CHP’li burada ilk ifadeleri alındıktan sonra 11’er kişilik iki grup halinde Zeytinburnu Savcılığı’na sevk edildi. Gözaltına alınan CHP’liler duruşmada kendilerine atılı suçu reddederek itham edildikleri maddeye göre bir suç işlemediklerini ve siyasi bir toplantı da yapmadıklarını ifade ettiler.”
Daha sonra yasaklar fırtınası devam etti. DP seçimlerde aldığı oy oranının arkasına sığınarak her geçen gün hırçınlığını artırdı. Bu yasaklar listesi ile yetinmeyen DP iktidarı, 18 Nisan 1960’ta bu kez “CHP ve Bir Kısım Basının Faaliyetlerini Tahkik Etmek” amacıyla “Tahkikat Komisyonu” kurarak fitili ateşledi. Ana muhalefet partisi CHP’nin ve DP muhalifi basının faaliyetlerini araştıracak “Tahkikat Komisyonu” hukukçulardan oluşmuyordu tabii. Komisyonun tüm üyeleri DP milletvekillerinden oluşturulmuştu. Mahkemeler, yargıçlar yerine iktidar partisi bu tetkiki yapacaktı. Komisyon, gazeteleri ve matbaaları kapatabilir, istediği kişiyi tutuklatabilir, TBMM’deki görüşmelere yayın yasağı getirebilirdi. Ancak aldığı bu kararlar hakkında yargıya itiraz yolu kapalıydı. Tam bir despotizm sarhoşluğu yaşayan DP Hükümetinin bu yaptıklarının karşısında Üniversite Gençliği var gücü ile sesini yükseltti. Sonrası malum; polis şiddeti, baskınlar, tutuklamalar ger geçen gün artarak devam etti. O kara günde, 28 Nisan 1960 tarihinde Umut Emeksiz Beyazıt Meydanı’nda Atlı Polislerin açtığı ateş ile katledildi. Beyazıt Meydanı’nda o gün; Hukuk Fakültesi öğrencisi Hüseyin Onur, aynı fakülteden Cengiz Ballıkaya ve Kenan Özten, Tıp Fakültesi öğrencisi Mevlüt Kurtoğlu ile İdari İlimler Fakültesi öğrencisi Hüseyin Irmak da polis kurşunuyla yaralandılar. Hüseyin Onur’un durumu ağırdı ve sürekli kan kaybediyordu. Üniversite hastanesine kaldırılan Hüseyin Onur, sağ bacağı kasığından kesilerek kurtarıldı. Bunlar da ne kadar tanıdık ve bildik olaylar değil mi? Sanki Gezi Olayları film şeridi gibi gözümüzün önünden aktı geçti. Bu kadar benzerlik nasıl olabilir? Beyazıt Meydanı’nda yaşananların tarihi 1960. Taksim Meydanı’nda yaşananların Tarihi 2013. Aradan 53 yıl geçmesine rağmen canım Ülkemde değişen hiç bir şey yok. Nedeni çok açık. Daha önce bir yazımda belirtmiş olduğum gibi ‘’TOPLUMSAL DEMANS’’. Evet olanları unuttuk. Kişileri unuttuk. Geçmişi unuttuk. Unuttuğumuz için, tekrarlanan senaryoyu göremedik. Aynı filmi seyrettiğimizi hatırlayamadık. Ancak hatırlayanlarımız ve tarihi okuyanlarımız var. Bunlardan biride TİP Genel Başkanı Erkan Baş. Erkan Baş ve bir çok partili olanları yaşamasa da, biliyorlar. Bildiklerimiz Erkan Baş ile birlikte bizi çok rahatsız ediyor. Geçmişi tekrar tekrar yaşamak istemiyoruz. Tekrarın önünü kesmek için, yaşananların unutulmayıp özgürlüklerimize sahip çıkmak için yürüyor Erkan Baş. Erkan Baş Beyazıt Meydanı’nda öldürülen Umut Emeksiz ile yanyana Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah Cömert, Ethem Sarısülük, Ali İsmail Korkmaz, Ahmet Atakan, Berkin Elvan, Burak Can Karamanoğlu, Mehmet İstif ve Elif Çermik’in çalınan hayatları için yürüyor. Tüm giden canlarımızı sahiplenerek yürüyor Erkan Baş. Bu yürüyüşe destek olmak için yola çıkma zamanıdır artık. Bir satır yazı ile, bir mısralık şiir ile, bir kuple şarkı ile, alkış ile, bir paylaşım ile, bir selam ile katılmak gereklidir bu yürüyüşe. Unutmamak, unutulmamak için…
Diğer Köşede Buluşmak Üzere.