ÇOCUK VE EĞİTİM
18 yaş altı bütün bireyler çocuktur. Çocuk oldukları ve bazı haklara olduklarını yetişkin olan çocuklar ancak 19.yüzyılda fark etmiştir. Doğan her insan, ilk nefesi ile diğer doğanların haklarının hepsine sahiptir. Biz kendimiz için ne talep ediyorsak doğan her yeni birey aynı şeyleri talep edebilir. Çocuk hakları sözleşmesi çocukların yaşaması ve gelişmesi, ayrım gözetilmemesi, çocuğun yüksek yararının gözetilmesi ve çocuk katılımını temel alan; çocuklara özgü hakların tamamını içeren sözleşmedir. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 20 Kasım 1989 tarihinde kabul edilmiştir. Türkiye Sözleşmeyi 14 Eylül 1990’da imzalamış, ‘Taraf Devlet’ konumuna gelmiştir. Bu nasıl bir ironidir. Geçmişte çocuk olup büyüyenler kendilerinin haklarını 1990 yılına kadar ayrı tutup, attığı imza ile taraf olmuştur. Bu sadece bizimde değil, sözde tüm medeni ve gelişmiş toplumlar için geçerlidir. 19. Yüzyıla kadar aklınız neredeydi? Attaya oyun oynamaya mı gitmişti. Ne demek çocuk hakkı. Bireyin çocuk yada yetişkin olması bu durumu değiştirmez. Hak tüm bireyler için vardır.
BM Çocuk Hakları Sözleşmesi Madde 1
Çocuklara Yönelik Hiçbir Şekilde Ayrım Yapılamaz!
Çocuk hakları tüm çocuklar içindir. Çocukların yada ebeveynlerinin ırkı, dili, dini, cinsiyeti, siyasal düşünceleri, etnik ve sosyal kökenleri, statüleri fark etmeksizin tüm çocuklar için geçerlidir. Bu nedenler ile hiçbir çocuğa ayrım yapılamaz. Ayrım yapan yada uygulayan tüm Devletler insanlık suçu işlemektedir. Çocuk aç olamaz. Çocuk yetişkin değildir. Fiziki olarak kendini yetişkinlere karşı koruyamaz. Pozitif ayrımcılığa ihtiyacı vardır.
BM Çocuk Hakları Sözleşmesi Madde 2
Her Durumda Öncelikle Çocuğun Yararı Düşünülür!
Devletlerde, mahkemeler, yasalar çocukları ilgilendiren faaliyetlerde çocuğun yararına öncelik tanır. Aksini uygulayamaz. Devletler, çocukların koruma ve bakımının, karnının doyurulmasını için yasal ve idari önlemler alır. Hiçbir Devlet yapısında çocuklar açlıktan dolayı ölemez. Hiçbir çocuk yetersiz beslenmeden dolayı sağlıksız büyüyemez.
BM Çocuk Hakları Sözleşmesi Madde 3
Tüm çocukların Yaşama ve Gelişme Hakkı Vardır!
Aile, Toplum, Devlet çocukların yaşamını korumak ve sağlıklı gelişimini sağlamakla yükümlüdür. Her çocuk, kendisini ilgilendiren konu ya da yapılacak işlemler sırasında görüşlerini serbestçe ifade etme, dikkate alınmasını isteme ve katılma hakkına sahiptir. Çocuklara yönelik her türlü ihmal ve istismarı önlemek için önce aileden başlayarak, toplumla beraber kurumların sorumluluğu vardır. Devlet, bütün bu sorumlulukların yerine getirmesi için imkanlarını eksiksiz ve tam olarak kullanmalıdır. Kanunlar buna göre düzenlenip boş bir alan kalmamasını güvence altına alacak şekilde yapılmalıdır
BM Çocuk Hakları Sözleşmesi Madde 24
Çocukların Eğitim Hakkı Vardır!
Devletler, çocuğun eğitim hakkını kabul edip, bu hakkın fırsat eşitliğini sağlamalıdır. Öğretim, herkes için zorunlu ve parasız olmalıdır. Orta öğretim sistemlerinin genel ve mesleki nitelikte olmak üzere çeşitli biçimlerde planlanmalıdır. Dini eğitim mesleki eğitim sayılarak planlaması yapılmalıdır. Gerekli durumlarda dini eğitim özgün eğitimin dışında tutularak, kontrol altına alınmalıdır.
Çocuğun eğitimi toplumların geleceği için olamazsa olmazıdır. Sağlıklı yetişen nesiller sağlıklı toplumlar oluşturur. Her yönüyle toplumlar çocuklarının gelişimine bağımlıdır. Çocuk aç ve yetersiz beslenme ile büyürse sonraki yaşamında bu travmanın etkilerini gösterir. Psikolojik ve sosyolojik bir çok problem ortaya çıkar. Bunların düzeltilmesi zor ve uzun bir süreç ister. Çözüm bellidir. Zamanında alınacak önlemler, devreye sokulacak uygulamalar bunun önüne geçer.
Bu kısma kadar yazdıklarıma itiraz olacağını zannetmiyorum. Ama bir gerçek ortadadır. Devletler yapısı gereği bunları uygulamaz ve yapmaz. Devlet yapıları seçilmişlerin oluşturduğu yapılardır. Son dönemde bu seçilmişlik daha da belirginleşmiştir. Kırsaldan gelen çocukların başarısı ve devlet kademelerinde görev alması olasılığı her gün azalmaktadır. Kapitalist toplumlar ve devletler kendi devamlılıkları için ezmeye, ikinci plana itmeye devam edeceklerdir. Son dönemlerin moda söylemlerden biri ‘’Yahu herkes okumak zorunda mı? Bu ülkenin sadece doktora, mühendise mi ihtiyacı var? Çöpü kim toplayacak? Benim koca kıçımla s……. tıkadığım tuvaleti kim açacak…’’. Evet ben biraz eklenti yaptım. Ancak kesinlikle abartmadım. Hatta eksik bile yazdım. Kapitalist Devlet yapısı emekçiyi ezer. Emekçinin geleceği olan çocuklarını da sömürür. Onların, sermayenin çocukları ile yan yana gelmemesi için gereken her şeyi yapar. Eğitim seviyesini düşürür. Sağlıklı bir neslin önüne geçmek için beslenme düzenini bozar. Uydurma ütopyalar ile köyleri boşaltıp emeği ve üretimi yok eder. Ucuz gıdaya erişimi engeller. Sanayi toplumu yalanı ile emekçinin iş bulmasını engeller. İş bulamayan emekçinin ücretini düşürür. Kısaca emekçinin bazal bir hayat yaşaması için elinden geleni yapar. Sonrasında emekçi kendi yapısı içinde izole olur. Sermaye kesimi için ise kapitalist devlet, özel okullar açar. Özel statülü iş alanları yaratır. Tüm Kamu kaynaklarını sermayenin sömürüsüne sunar. Sermayenin kaliteli ve üst düzey bir yaşam sürmesi için kanunlar yapar, kolluk kuvvetleri görevlendirir. Köylünün üretimini engellemek için tarım alanlarını kapatıp diğer kapitalist devlet ve sermayenin sömürüsüne açar. Gıda ürünleri ithalatını destekleyip, Ülke tarımını yok eder. Eğitimi baltalayıp, aile yapısını bozar. Kısacası kapitalist Devlet zincirli köleliği evrimleştirip, emekçi köleliğine çevirir. Bu arada başka bir ironide ortaya çıkar. Sermaye en çok kazancıda ezdiği, az ücret ödediği emekçi kesiminden sağlar. Emekçinin üretimini emekçiye ürettiğinin üzerinde fiyatlarla satar. Emekçinin bu ürünleri alması için gereken her şeyi yapar. Olmadı mı savaş çıkarır, başka ülke topraklarına saldırır. Evet savaşı çıkartan Devletler değil sermaye topluluklarıdır.
Sonuç olarak kapitalist düzen, sömürünün devamı ve emekçi neslinin sağlıklı yetişmemesi için elinden geleni yapar. Eğitimi kökünden yıkmak için her imkanını kullanır. Gerekirse çocukları aç bırakıp, yetersiz beslenmelerine sebep olur. Uygun olmayan işlerde üç kuruş paraya çalıştırır çocukları. Düşük ücret politikaları ile emekçiyi ve çocuklarını köleliğe sürükler. Olanı değiştirmenin yolu var mıdır? Evet vardır. Onu da bulup, bilmek size kalmış.
Yeni Öğretim ve Eğitim Yılı hepimize hayırlı olsun.
Başka bir köşede buluşmak üzere.