DİJİTAL FAŞİZM
Bu günlerde yaşadığımız olaylar başta olmak üzere, büyük önem taşıyan pek çok olay dünyayı altüst etti. Olaylar karşısında birey olarak elimizi değil, tüm gövdemizi taşın altına koymamız gerektiği gerçeği ortadadır. Yazarlar, sanatçılar, akademisyenler, öğrenciler, işçiler tek bir saf oluşturarak, sömürü karşısında gözü karartıp mücadele etmelidir. Son dönemde insanlar ve partiler, sosyalizmi koruma kisvesi altında, sosyalizme yaraşmayan her tür talebi ortaya koymaktadırlar. Yaptıkları ile sosyalist mücadeleye son derece zarar vermektedirler. Düşüncenin ve sözün aslında birer eylem biçimi olduğunu unutan kitleler çıktı ortaya. Hakikati aramak ve hiçbir yasağa aldırış etmeden bu hakikati dile getirmek; mevcut olayları sıkı bir eleştiriye tabi tutmak; menşei neresi olursa olsun tüm çarpıtmaları, hangi kisveye bürünürse bürünsün tüm yalanları ifşa etmek; mevcut koşullarda köklü bir değişim gerçekleştirmek hedefiyle, halihazırda olan bitenleri sorgulamak unutuldu. Bunları sadece birey değil toplumun tüm kesimleri unuttu. Bu kesimlerin içinde en sıkıntılı kesim Partilerdir. Siyasi birlikteliğin merkezi olan partiler birleştirici olmak bir yana tam anlamıyla ayrıştırıcı olmaya başladılar. Sağcısı, solcusu, sosyalisti, komünisti fark etmiyor. Hiçbiri çağımızın en büyük meselesi, insanın insanı sömürmesine tam ve net bir çözüm üretemiyor. İster kapitalist olsun, ister sosyalist olduğunu iddia etsin, dünya üzerindeki hiçbir rejim bu meseleye bir çözüm bulamamıştır. Hatta tam tersi olmuştur. Bir yandan sömürgeci faşist rejimler geleneksel şekilde varlıklarını sürdürürken, yeni emperyalist zorbalıklar ortaya çıkmakta, öte yandan dünyanın her yerinde emekçiler birtakım yeni sömürü biçimlerine maruz kalmaktadır. Yaşanan dijital çağ bir anlamda kendi dijital faşizmini yaratmıştır.
Dünyanın dört bir yanında hüküm süren bu sömürünün, yalnızca mevcut sosyal yapıda birtakım düzenlemeler ya da basit reformlarla ortadan kalkmayacağı ortadadır. Bunun farkına varıp kendine çeki düzen vermesi gereken ilk kurum partilerdir. Partiler öncelikle üye yaklaşımlarını kökten değiştirmelidir. Üyenin; Herhangi bir siyasi aidiyeti, örgütsel bir deneyimi olmaya bilir. Üye; Topluluklarda, sol ya da sağ partilerde görev almadan önyargısız bir şekilde ortak bir çalışmada bulunmak için partinize gelebilir. Üyenin; Amacı ne yeni bir parti kurmak, ne de eksiksiz bir siyasi program oluşturmaktır. Partinizin kapısından girmelerinin tek sebebi sizi seçmiş olmalarıdır. Sizin partiniz onun düşüncelerine yakındır. Mücadelesine en uygun olan sizsinizdir. Üyenin sosyalist bir partinin kapısından girmesi de aynı sebeplerden dolayıdır. Üye partide mevcut düşüncelerini destekleyecek aynı zamanda geliştirecek bilgilere ulaşmak ister. Parti yapısının düşüncesi ile paralellikler içermesini ister. Üyeler bazen kendilerini ortaya atmadan, içinde bulundukları rejimin baskısına karşı kimliğini gizleyerek görev almak isteyebilir. Parti bunların tümüne cevap vermek zorundadır. Parti sorumluları bu cevabı verirken yumruğunu, dişlerini sıkmamalıdır. Sakin olmalıdır. Kendini Kaf dağında görmeden halk ile aynı dili kullanarak cevap vermelidir…
Benim şahsi fikrime göre sosyalist partilerin acil olarak aşağıdaki sorunlara çözüm bulması gerekmektedir.
– İktidar ya da ana muhalefet olunamaması.
– Ekonominin sosyalist örgütlenme yapılanmasının sağlanamaması.
– Devrimci hareketin doğru anlatılmaması.
– Kapitalizmin evrime karşı sosyalist düşüncenin güncellenememesi.
– Sömürü ve yeni emperyalist baskılara karşı eylem planı oluşturamama.
– Üyelere yaklaşımda gerçekçi olamama.
-Parti içi kurumsallaşmanın olmaması.
-Sosyalist yapının dışına çıkarak yönetimce parti kurullarının oluşturulması.
-Üyelerin eşitlik ilkesinin gözetilmemesi.
-Parti içi iktidar hırsına yenik düşme…
Sosyalist partiler bunlara eğilmez ve çözüm üretmezse olacak bellidir. Yıllardır bir avuç olan üye sayıları yine bir avuç kalır. Aldıkları oy aynı kalır. Yeni gelen üyeler kaybedilir. Kaybedilen üyelerin arkasından sarf edilen ‘’Zaten bizden değildi’’ ,’’İyiki gitti. Yoksa biz gönderecektik’’ gibi laflar sadece avuntudur. 50 bin üyeli parti bir anda 10 bin üye kaybederse bunun tek tanımlaması vardır. HEZİMET. Sonucu ağır olur. Sen ne olursan ol yaptığın sürekli olarak izlenmektedir. Bu yüzden dijital faşistlere fırsat vermeyeceksin. Paylaştığına söylediğine dikkat edeceksin. Üyene ve partine sahip çıkacaksın. Her yeni üye kazançtır. Her yeni üye bir ağaçtır. Hiçbir üyeni kendi şahsi çıkarların uğruna kaybetmeyeceksin. Kendini unutup, üyenin kim ya da ne olduğuna sen karar vermeyeceksin. Orman olmanın yolu çok olmaktan geçer. İki üç ağacın olduğu koruluklar bir işe yaramaz. İlk hastalıkta topu kurur gider çorak kalırsın…
Diğer köşede buluşmak üzere…