GÜNEŞİ SÖNDÜRMEK
Dünyada kapitalist düzen en derin krizlerinden birini yaşarken, emperyalistler ve ülkelerdeki egemen sınıflar kapsamlı bir militarizm ve diktatörlük gündemini uygulamaya başlamışlardır. Başını ABD ve İngiliz emperyalizminin çektiği savaşlar, rejim değişikliği operasyonları ve iç savaşlar dünyanın her köşesine yayılmış durumdadır. Bunun dışında kalan gelişmekte olan ülkelerdeki devlet yapısı hızla bir polis devletine dönüşmektedir. Arkasından ülkelerdeki hukuk sistemi kökünden sökülmektedir. Ancak, aynı küresel kriz, başkaldırının maddi temellerini oluşturmaktadır. Artan toplumsal eşitsizliğe ve bunlara eşlik eden diktatörlük eğilimine karşı işçi sınıfı ve gençlik hareketlenmiştir. Kapitalistler, işçi ve öğrenci hareketlerini engellemek, yolundan saptırmak ve ezmek için, siyasi cephaneliklerindeki en gerici araçları yeniden devreye sokmaya başlamışlardır. Bunun önünde duracak güç; ayrım yapmadan tüm sosyalistlerin bir çatı altında toplanmasıdır. Bu hareketin öncülüğünü yapanlar yollarda, meydanlarda, okullarda, sokaklarda yürümekte ve seslerini yükseltmektedir. Bunları gören kapitalist düzenin partileri ve siyasetçileri ellerinde olanların tümü ile saldırmaktadır. İlk hedefleri medya ve devrimci gençlerin bulunduğu üniversitelerdir. Sudan bahaneler ile üniversiteler kapatılmakta, öğrencilerin ihtiyaçları karşılanmamaktadır. En doğal ihtiyaç olan barınmanın önüne taş koymak bir yana dağlar konmaktadır. Medya üzerinde maddi baskı kurulmaktadır. Taraf olmayan medya ablukaya alınıp sindirilmektedir. Olmadık bahaneler ile medya kuruluşlarına altından kalkamayacakları yaptırımlar uygulanmaktadır. Her gün kapsamlı bir ideolojik saldırı düzenlenmektedir. Nedeni ortadır. Sınıf mücadelesi bütün heybetiyle geri dönmektedir. Gençlik içindeki arayış tamamlanma noktasına doğru hızla ilerlemektedir. Sürekli Devrim günleri yakındır.
Yakınlaşan, sadece sosyalistlerin gördüğü bir şey değildir. Kapitalizm sonunu ertelemek için elinde ne varsa ortaya koymaktadır. Dünya üzerinde yükselişe geçtiği söylenen faşist yönetim sistemleri sadece balondur. Bu balonlar için söylenecek söz yıllar önce söylenmiştir. ‘’Yanlızca burjuvazi üzerine parlayacaksa, güneşi bile söndürürüz’’. Nazımın dizeleri de aynı çağrıyı yapmaktadır.
…
Akın var
güneşe akın!
Güneşi zaptedeceğiz
güneşin zaptı yakın!
…
Burada tanrısal bir güce karşı çıkma vardır. Olanaksızlık vardır. Abartı vardır. Ancak esas olan karşı durma, başkaldırıdır. Başkaldırıdaki inat ve güç dile getirilmiştir. İnsan olmanın gereği şartsız kabullenmek ya da kölelik değildir. Bir çok insan, bir gün özgür yaşamak için diğer günlerin özgürlüğünden vaz geçmiştir. Tek günün ışığına tüm günlerini karartmaktan korkmamıştır. İnsanlar karanlık zindanlarda, üzerimize doğacak güneş için kendi güneşini karartmıştır. Bunların tümü insanlık sınırlarını korumak için yapılmıştır. Sınırlarımıza müdahale edildiğinde ilk tepkimiz “hayır” demektir. Sonrasında haklılığımızı ortaya koymaya çalışırız; çünkü her başkaldırma, bir haksızlığa karşı başkaldırmadır. Bundan dolayı da, başkaldırmanın temelinde yatan şey adalet sağlama duygusudur. Başkaldıran insan, kendisine haksızlık yapana karşı başkaldırı ile “ben varım’’ der. Bu ben varımın da bir sınırı vardır. Başkaldırı kendi sınırları içerisinde kaldığında, sınır bilincini korursa, o denli sarsılmaz olur. Sınırlarını unutan ve kinle dolan bir başkaldırı, yalnızca zorbalıktır. Burada asıl önemli olan kendimiz için istediğimiz özgürlüğü diğer insanlar için de istemektir. Başkaldırma, adaletsizliğe, eşitsizliğe, kötülüğe, sınıf ayrımına karşı yapıldığında yaşam ilkesi olur. Aksi durumda yapılan başkaldırı değil basit bir kalkışmadır. İlkesel olarak eylemlerin özü sözü budur. Başkaldırı emek ister. Sabır ister. Belli şartların oluşmasını ister. Tek olmayı değil, çoğul olmayı ister. Amaç ister. Sonuç ister. Bunlar yoksa yaptığınız sadece kalkışmadır. Daha bitmeden unutulursun. Seni takip eden olmaz. Bir başka zaman diye bir beklentide kalmaz. Başkaldırmadan önce hangi yola çıktığını , yolun nereye vardığını, vardığında senin neyin beklediğini, başkaldırın sadece seninle değil, tümle olacağını bileceksin. Bilmeden başlarsan güneşi söndürmek bir yana güneşin ateşinde yanar kül olursun.
Diğer köşede buluşmak üzere…