HİKAYE
Bu gün size bilindik bir hikaye anlatacağım. Bunu ben yazmadım. Dilden dile dolaşan, kalemden kaleme değişen bir hikaye. Güzelliği her döneme, her olaya bir şekilde uyabilmesidir. Hikaye şöyle;
“Zamanın birinde Bursa dolaylarında Bir hayırsever, hayır için bir çeşme yaptırır. Çeşme üzerine de bir kitabe yazdırır:
Her kula helal, Müslümana haram çeşmesi.
Vay efendim sen misin bunu yazdıran. Halk galeyana gelir. Tepkiler o kadar büyür ki sonunda Padişahın kulağına kadar gider. Padişah, çeşmeyi yaptıran kişiyi çağırır.
-Bre mel’un. Sen hangi akla hizmet edersin de, bir Müslüman mahallesinde yaptırdığın çeşmeden akan suyu, Hristiyan, Musevi her kula helal edersin ama Müslümana haram kılarsın.
Adam Padişahın karşısında durur. Hiddetinden de korkarak;
-Padişahım, bana bunu kanıtlama imkanı verin. Yazdırdığım sözün doğruluğunu kanıtlayamazsam, başımı alın.
Padişah bunu kabul eder. Adam ilk isteğini söyler;
-Sultanım, karşı kilisenin papazını zindana atın.
Padişah, emir verir ve kilisenin papazI zindana atılır. Bunun üzerine Hristiyan halkta tepkiler başlar, “Nasıl olur da bizim papazımızı zindana atarsınız” diyerek halk sokaklara dökülür. Ertesi gün yabancı devletlerin elçileri, temsilcileri, iş adamları protestolara başlarlar, durumun kötüye gittiğini gören Padişah, papazı hemen serbest bırakır.
Adam ikinci isteğini söyler.
-Şimdi de Yahudilerin hahamını zindana atın.
Haham zindan atılınca tüm Yahudiler yanlarına Hristiyanları da alarak ayaklanır. Tepkiler papaza verilen tepkilerden daha çok olur. Padişah emir verir, haham bırakılır.
Adam son isteğini söyler.
-Padişahım, şimdi halk tarafından çok sevilen, ilimde, irfanda çok yükselmiş karşı caminin imamını zindana attırın.
İmam zindana atılır. Bir gün, iki gün olur. Halktan hiçbir ses çıkmaz. Sonrasında halkın arasında bazı söylentiler çıkmaya başlar.
-Ben zaten hoca efendiden şüpheleniyordum, vardır bir suçu.
-Hak etmişti zaten, bu hapis ona az bile.
-Ben gördüm bunu. Namazı bile abdestsiz kıldırır dı.
Sonrasında bunlarda kesilir. İmam efendi unutulur. Kimse ne sorar ne de arar. Padişah, adamı huzuruna çağırır.
-Sen, çeşmenin üzerine ‘Her kula helal, Müslümana haram çeşmesi’ yazdırmakta haklı imişsin. Başka milletten, başka dinden olan insanlar kendi adamlarına sahip çıktı da; bizim milletimizden, bizim dinimizden olan kişiye sahip çıkılmadı, hadi var git işine.’’
Hikaye eksiğiyle, fazlasıyla bu. Yapısı her döneme uyar. Bizim toplum olarak geldiğimiz son duruma da tamamen uygundur. Bronson serbest, Ogün Samast serbest, Ahmet Turan Kılıç serbest, Hizbullah katliamcıları serbest, Madımak sanıkları ve niceleri serbest. Buna karşın; Osman Kavala, Selahattin Demirtaş, Can Atalay ve diğerleri, yüzlerce, binlerce gündür tutuklu. Bu haksızlığa karşı ses yükseltenlerse: sosyalistlerin bir kısmı, diğer siyasilerin bir kısmı, halkın bir kısmı. Geri kalan %95 sessiz. Söylenti treni ise son sürat hareket halinde;
-Kim bilir ne yaptılar ki tutuklandılar. Bunlar vatan haini. Bunlar dinsiz. Bunlar dış mihrak. Bunlar Fetocu…
Yalan mı? Abartılı mı? Hayal mi? Gerçek dışı mı? Uydurma mı? Hangi satırda yanlış var? Ben bulamıyorum. Bulan da olmaz. Bu arada padişah ne yapıyor? Ne yapsın 1100 odalı sarayında ıslık çalıp tesbih çekiyor. Müslümanlara mesaj gönderiyor. ‘’Ey Müslümanlar!!! Hayırlı Cumalar’’…
Diğer köşede buluşmak üzere…