IT THE FUCK
Son 6 yıldır Cumhur başkanlığı sisteminin Türk insanına kazandırdığı siyasi bir kavram oldu ittifak. Niye olduğu, neden olduğu ortada. Sayın Özgür Özelin konu ile ilgili bir demeci oldu geçenlerde. Ne demişti hatırlayalım; ‘’ … Çünkü ittifak kelimesi çok yoruldu. El birliği ile o kelimeyi yıprattık. İttifak kelimesi çok olumlu çağrışımlar yapmıyor, seçmenin kulağında. Ben iş birliği kelimesini kullanmayı tercih ediyorum. Seçim bölgelerine özel yerelden bizim örgütlerimizin, ittifak yapacağımız partilerin örgütlerinin görüşlerinin de değerlendirildiği özel iş birlikleri yapılabilir… ’’ Kelimenin yorgunluğu olmaz. Bu işten seçmen yıldı, seçmen yoruldu. Bu kelimeyi duymak bile tüylerini diken diken ediyor seçmenin. Seçim sonrası ortaya çıkan gizli pazarlıklar, arka kapı politikaları, yorgan altı siyaset çok yıprattı seçmeni. O yüzden başlıkta biraz metafor ortaya koymak istedim. Bizdeki tanımı ile teşbih-i beliğ yaptım. Yazdığım kelime ilk başta küfür gibide gözükse çevirisi; ‘’bu lanet’’ demektir. 2017 yılında yapılan ve kimsenin doğru dürüst anlamadan oy verdiği, %85 katılımın olduğu bir referandum sonunda ortaya çıkan siyasi lanettin sonucudur yaşadıklarımız. Bizim aydın kesim, bu seçimlerde güneş kreminden vaz geçip, rakı masasını bırakamadığı için oy vermeye gitmemiştir. Cumhuriyetimizi ve geleceğimizi tam anlamıyla FETÖ cü tabir edilen gericilerin eline sözde solcu, sözde sosyalist, sözde aydınlarımız teslim etmiştir. Sonrasında yaşadıklarımızı anlatmak için başka söze gerek yok. Gelinen noktada iktidar ballı lokmanın tadını almış hatta bağımlısı olmuştur. Vaz geçmemek için yapmayacakları yoktur. Oynan oyunlar, yaşanan sahneler, yazılan senaryolar bu ballı lokmanın yenilmesinin devamı içindir.
İktidar, daha doğrusu Ak Parti Türk Siyasi yapısını çok iyi analiz edip çözmüştür. Seçmenin yönelimini ve seçmenin nasıl yönlendirileceğini bilen kadroları vardır. Bu kadroların çalışmaları sürekli desteklenmekte ve kadroların işlerliği için gerekli her türlü imkan sağlanmaktadır. Bu kadrolar gündemi değiştirmek dahil her türlü siyasi hamleyi hesaplayıp gerekli uygulamaları ortaya koymaktadır. Can Atalay’ın tutukluluğu, Gezi Davası, İstanbul Sözleşmesi, Anayasa, Hukuk Sistemi, Siyasi İstikrarsızlık vd. bir program ve planlama dahilinde yapılmaktadır. Günlerce konuşulan dolandırıcılıklar, kara para aklamalar, mafya örgütlerine karşı yapılan baskınların hepsi bu planların ve programların sonucudur. Sayın Erdoğan yaptığı ve söylediği hiçbir şeyi öylesine yapmamaktadır. Hepsinin tek bir amacı vardır. Mevcut durumun sürdürülüp, devamlılığının sağlanması. Seçim döneminde altılı masa söylemleri, ortaya atılanlar, yaptırılan sahte videolar, Sinan Oğan, Zafer Partisi, Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığı bile programlı ve bilinçli uygulamaların sonucudur. Kazanamayacak tek aday ile ittifak seçime gitmiş ve siyasi lanetten kurtulamayıp kaybedilmeyecek bir seçimi kayıp etmişlerdir. Bu söylediklerimin hiçbiri komplo teorisi falan değildir. Gerçek olan ortadır. Sonuçta ortadadır. Bu lanetin önüne geçmenin tek yolu, olanı kabul etmekle başlar. Suni ve sözde gündemlerin peşi sıra koşmanın Sayın Erdoğan haricinde diğer partilere bir faydası yoktur. Bu dediklerimden yapılan haksızlıklara karşı değilim ya da karşı olanların yaptıklarına desteklemiyorum fikrini çıkartmayın. Olan önümüze bizim istediğimiz dışında konulanlardır. Türk siyasetinin üstündeki bu lanetin artık kalması gereklilik olmaktan çıkıp zorunluluk haline gelmiştir.
Mevcut düzen var olduğu sürece bizler her gün yaşanan haksızlıkları ve hukuksuzlukları konuşacağız. Bunları konuşmamız ya da tartışmamız bize iktidarı getirmeyecek. İktidar için laf üretmenin ötesinde maddi eylemler gerekmektedir. Bunun yapılacağı yer siyasi arena ise kuralları koyan taraf olmadan iktidarı kazanamazsınız. Matadorun alt edildiği boğa güreşi, kılıçla ölen boğaların sayısı yanında bir elin beş parmağını geçmez. Bu nasıl benzetme demeyin? Türk siyaset arenası aynen bu şekildedir. 14 güreşin 14’ün galibi matadordur. Gücü elinde tutan, istediğini yapmaktadır. Sayın Erdoğan aldığı seçmen gücü ile hukuk sistemi dahil istediği kamu kuruluşu ile tam anlamıyla oynamaktadır. Amaç suni gündem yaratmaktır. Sayın Erdoğan ve çevresindekiler yapılanların hukuksuz olduğunu bizden daha iyi biliyorlar. Amaç bizlerin yarasını kaşımaktır. Ulaşılmak istenenin, gizlenmesi için gerekli olan budur. Seçmenin büyük bir kısmı Sayın Erdoğan’ı desteklemektedir. Desteklemeye devam edeceklerdir. Ancak diğer bir gerçekte seçmenin yorgunluğudur. Her yeni gün ile bu yorgunluk çok tehlikeli bir şekilde umutsuzluğu tetiklemektedir. Bu umutsuzluğun önünde duracak siyasi oluşumu seçmen bulamadığı için mevcut iktidara oy vermektedir. Mevcut partiler lafa geldiğinde eleştiriyi ekmeklerine katık ettiklerini söylemekte, ancak eleştirileri kabul kısmında hepsi yan çizmektedir. Felsefi laf etme konusunda muhalefetimiz harikadır. Ancak iktidar olma konusunda ne yazıktır ki seçmenden geçer not almamaktadır. Bu muhalefet üzerinde olan, gerçek bir lanettir. Bu lanetin kalkması için gerekli olan bellidir. Eli, dili, kalemi, güçlü olan Ak Parti yapılarına karşı aynı silahlar ile savaşmak lazımdır. Görselde olmayan, sözde kalan eylemler sadece yapanın tatminine yarar. Gün hayal kurmanın ötesine geçmenin günüdür. İster beni eleştirin , ister dediklerime katılın. Gerçek olan tek şey: İktidar değilsen tek yapabileceğin şey laf üretmek olur. Lafla da yürümeyenin ne olduğu hepimizin bildiğidir.
Diğer köşede buluşmak üzere…