LİYAKAT
Liyakat sözcüğü Arapça kökenli bir kelimedir. Anlamı “bir kimsenin kendisine iş verilmeye uygunluk, yaraşırlık durumu” olarak karşımıza çıkar. Son dönemlerde medya da, hayatın hemen hemen her kesiminde ‘liyakat sahibi olmak’, liyakat göstermek gibi söylemleri sık duymaya başladık. Bu tekrarlanışta kendi içinde anti durum oluşturarak liyakatsizliği tetiklemektedir. ‘Liyakatsiz medya’, ‘liyakatsiz siyasetçi’, ‘liyakatsiz toplum’… Bunların etkisi dile de yansıma başladı. Ben daha iyilerine layığım, benim neyim eksik, ben daha iyi bilirim nidaları etrafımızda ne kadar çok artı farkında mısınız? Bunların destekçisi olan liyakatsiz şak şakçılarda türedi peşi sıra. Peki layık olmak ya da olmamak nasıl ve ne şekilde belirlenir? Kimler sizin yerinize karar verir? Yaşam döngüsünde neden böyle bir şeye ihtiyaç duyarız? Gelin bunların cevabını birlikte verelim.
Liyakatın Anlamı Nedir?
Liyakat aslında en basit anlamıyla işinin ehli olmaktır. Bu durum toplumda, insanlar arasında ve çeşitli mesleklerde düzenin gereğidir. Her işi herkes yapamaz. Kaba bir tabir ile herkes her şeyi bilen olursa işler yürümez. Liyakate önem vermeden ortaya konulan görevlendirmeler, terfiler beklenmedik sonuçlar doğurabilir. Bunun sonucunda toplum birimleri iflasa bile sürüklenebilir.
T.C. Anayasası’nın 70. Maddesinde liyakate dikkat çekilmektedir. Toplumlarda liyakatin gerçekleştirilebilmesi ancak hakların korunması ve adalet çerçevesinde olabilir. Liyakatli olmak sadece iş hayatı ve onun çevresi ile sınırlı değildir. Toplumun tüm kurumları için olmazlardan biridir. Bu uygulanmadığında ne oldukları anlaşılamayan bir sürü liyakatsiz insan türer bir anda. Liyakatsiz, başarısız ve yeteneksiz anlamında bir sıfattır. Liyakatsiz insanlar da bir şeylere sahip olabilmek için çaba harcamamış ve başka unsurları kullanarak menfaat kanallarından başarı göstermiş insanlardır. Bu şekilde görevlendirmeler, ardından kayırma, çıkar gözetme, çıkar için her yolu deneme ve uygun görme gibi toplum zehirlenmeleri ortaya çıkmaya başlar. En büyük zehirde liyakatli insanların bir süre sonra bunları görerek kendi değerlerinden vaz geçmeleridir. Çabalamaktan, çalışmaktan ve mücadeleden vazgeçerler. Yani aslında liyakat esasına göre hareket edilmezse hem iş bilmeyen insanlar etrafta cirit atar hem de işi bilen insanlar silikleşir, siner.
Liyakat Sahibi Kişilerin Özellikleri Nelerdir?
Günlük hayatta, idarede, hukukta siyasette, evde, sokakta liyakat sahibi olmak önemlidir. Liyakatli kişiler işlerini yaparken önceliklerine göre hareket ederler. Bu öncelikler;
- Adalet
- Profesyonellik
- Emanete sahip çıkma
- Egonun en aza indirilmesi
- Gereğini bilmek
- Tarafsızlık
- Eleştiri
- Görevi kötüye kullanmama
- Enerjik ve mutludurlar.
- Eğitime ve eğitmeye açıktırlar.
- Gelişime ayak uydururlar.
- Algıları yüksektir.
- Her türlü yargıdan uzak durmaya çalışırlar
Liyakat ve Adalet Olmaz İse;
Adalet, kısaca kanunlara uygunluğu içerir. Hayatın her alanında olan ve olması gereken bir kavramdır. Toplumda devamlılığı, huzuru, barışı ve düzeni sağlar. Adalet kavramının diğer anlamlarına bakıldığında tanımlamaların liyakat ile örtüştüğü görülür. Liyakatsizliğin en büyük toplumsal kaybıdır adaletsizlik. Toplumda yerleşmeye başladıktan sonra adaletsizliği söküp atmak çok güçtür. Tüm kurumların yenilenmesi, yeniden liyakat sahibi insanları atanması zaman alır. Bu süreç ne yazık ki ‘toplum tembelliğini‘ ve ‘toplum bıkkınlığını‘ beraberinde getirir. İnsanlarda bir şeylerin değişmeyeceği kanısı yerleşmeye başlar. Sonuçta ilgisizlik en üst düzeye ulaşır. Kişiler seni dinlemez, sadece kazanç odaklı iş gücü ortaya çıkar. Kişiler sosyal görevlerini yerine getirmez yada yapmak istemez. Seçimlere bile gitmek istemez insanlar. Seçimlerde bu kriterlere uyulduğu takdirde uyumlu bir çalışma ortamı sağlanabilir. Adaletin olduğu yerde rüşvet, kayırma ve iltimas görülmez. Yapılan hiçbir şey birey ile sınırlı kalmaz. Bireyden topluma, toplumdan ülkeye, ülkeden dünyaya zincirleme bir yayılım olur. Sonuç hüsrandır. Ardı sıra sadakatsizlik gelir.
Liyakat, Sadakat ve Ehil olma;
Sadakat içten bağlılık, sağlam, güçlü dostluk anlamına gelir. İşine, arkadaşına, sözüne sadık olmak önemlidir. Sadakatsiz ve liyakatsiz insanlar iş başına getirilmemelidir. Liyakat ve sadakat yapışık ikiz gibidir. İki kavram var olmak için birbirine bağımlıdır. Biri olmadan diğeri olmaz. Ancak liyakat içerik olarak bir seviye önündedir sadakatin. Çünkü Sadakat oluşur iken birazda çıkarların ön plana çıktığını söylemek yanlış olmaz.
Ehliyet; Ustalık, yeterlilik anlamlarına gelir. Herhangi bir şeyi bilerek yapabilme özelliğidir. Anlamında bakıldığında ehliyet sahibi olmak bir ayrıcalıktır. Bu ayrıcalığa sahip olmak içinde akıl olarak ta yeterliliğe sahip olmamız gerekmektedir. Akılından yoksun olmak ehliyetsizliği ortaya çıkartır. Cezai ehliyetsizlikte bu yüzen verilir akıl yoksunlarına. İster ödüllendirme ister cezalandırma olsun ehliyete ve liyakate uygun olmalıdır. Bunlara önem verilmeden yapılan işlerde kötü son kaçınılmazdır.
Liyakat Neden Önemlidir?
Liyakatin en önemli ilkeleri doğruluk, dürüstlük ve adalettir. Bunun eğitimi aileden başlar. Aile liyakat sahibi ise yetiştirdikleri çocuklar da liyakat sahibi olurlar. Zincirleme reaksiyonun sonucunda toplum ve yönetimde liyakat sahibi insanlardan oluşur. Böyle toplumlarda; Eğitim, bilim, bilgi, birikim, kültür üst düzeylerdedir. Herkes kendi işini yaptığı için kimse kimsenin yerine bir şey yapmak zorunda kalmaz. Bu durumda gelecek yaşama yönelik bir kaygı oluşmaz. Liyakatli kişilerin görev tanımları ve görev yerleri sürekli değiştirilmemelidir. Liyakatsiz insanların başa geldiği toplumlarda adam sendecilik, kayırma, rüşvet, adaletsizlik, hukuksuzluk, torpil, faşizm, akraba saltanatı alır başını gider. Bir koca sepet çürür; geriye bir avuç kurt kalır.
Bu yüzden geç kalmamak esastır. Ya elmayı yemeyi seçeceğiz yada bir avuç kurt için birbirimizi yiyeceğiz. Seçim sizin. Diğer köşede buluşmak üzere.