RENGİ OLMAYAN DÜŞÜNCELER
Renk sözcüğünün mecazi anlamı “nitelik”, sözlük anlamı ise kısaca ışığın, gözde oluşturduğu duyumdur. Göz görendir ancak renkleri ortaya çıkartıp algılayan beyindir. Beyine renkleri öğreten bilgidir. Yüklenen ne ise beyin ham veriyi işler ve sonuca varır. Bildiğimiz kırmızı aslında kırmızı olmayabilir. Kırmızı algısını oluşturan yaşadığınız çevredir. Bildiğimiz kırmızı sizin çevrenizdeki insanlarca siyah olarak tanımlanırsa siz de siyah olarak tanımlarsınız. Bunun yanlış mı doğru mu olduğuna karar veremezsiniz. Bir başka toplumun kırmızı demesi sizin algınızı düzeltmez. Bunun için yıllar geçmesi gerekir. Sonunda algınız değişse de her zaman aklınızda yeni bilginin doğru olup olmadığı sorusu olacaktır. Aslında olan beynin algı genişliği ya da algıda içine düştüğü yanılgıdır. Kırmızıdan maviye renk geçişlerinde bir noktaya kadar algımız kırmızı der bir noktaya gelince algıda yanılma başlar bazen görünen kırmızı bazen de mavidir. Bir aşama sonra ise yeni bir renk algısı oluşur. Tam devrilme noktasıdır gelinen nokta. Ne kırmızıyı algılar gözümüz ne de maviyi. Bu noktada olan renklere imkansız renk denmektedir. Bir çok insan algılayamaz imkansız renkleri. Bu noktanın sonrasında ise devrilme kırmızıdan maviye olur. Maviden yana algı artmaya başlar. Tüm bunlar beynimizin gözden gelen bilgiyi işlemesi ile olur. Düşüncelerde aynı renkler gibi oluşur. Düşüncelerinde renkleri vardır. Normalde böyle bir şey göz ile görülemez ancak beyin işlediği bilgi sonucu bu algıyı oluşturur. Hemen hemen hepimiz şu cümleleri kurmuştur;
– Bir anda dünyam karardı
– Beynimin içi renk cümbüşü.
– Öyle bir şey duydum ki sanki beynimde havai fişekler patladı.
– Müzik o kadar güzel ki beynimde renkler dans ediyor.
– Dilin çok kötü. Söylediklerin simsiyah…
Renk hayatımızın vaz geçilmezidir. Düşünmek ise insan olmamızın gerekliliğidir. Düşüncelerimiz aynı parmak izimiz gibidir. Bizim kim olduğumuzu ortaya koyar. Ne bildiğimiz terazisidir düşüncelerimiz. Bilmek ile düşünmek aynı şey değildir. Bildiğin kadar düşünürsün ancak düşündüğün kadar bilemezsin. Düşüncelerin renksiz olması bilgi ile desteklenmemesinden kaynaklıdır. Bir anlamı yoktur ortaya konulanın. Anlatılması zordur. Eveler, geveler insan renksiz düşünceyi dillendirirken. Karşıda olanda dinlemez. Çünkü algıyı tetikleyecek etkisi yoktur söylenenin. Anı kurtarmak için ilk akla gelen ağızdan çıkmıştır. Sonrası unutulur gider. Hemen silinir hafızadan. Bunu en çok yapanlar siyasetçilerdir. Bu tip siyasetçi ve insanları tek bir kelime ile tarif edebiliriz. PATAVATSIZ. Düşünmeden konuşan ve bu nedenle sarf ettiği sözlerle birilerinin üzülmesine neden olan, DÜŞÜNCELERİNDE HİÇ BİR RENK OLMAYAN kişiler patavatsızdır. Etrafımız bu günlerde ne yazık ki bu tip insanlarla doldu. Her önüne gelen konuşuyor. Her aklı olan konuşuyor. Bilmenin bir önemi kalmadı sanki. Tüm bir ülke yazar oldu. Tüm bir ülke siyasetçi oldu. Tüm bir ülke psikolog oldu. Tüm bir ülke yargıç ya da hakim oldu. Önüne gelen sabah akşam konuşuyor. Durmak yok dinlenmek yok. Tümünün konuştuğu renksiz; bir zaplama süresinde unutuluyor. Ancak tüm olan bu değil. Bu söylenenlerden sonra ülke alt üst olabiliyor. Hukuk sistemi guguk sistemi olabiliyor. Ekonomi bir saat için perişan olabiliyor. Daha bir çok olabilen sıralanabilir, söylenebilir. Söylenenle ne yazıkki bunların önüne geçilemiyor. Günlerce konuşmak artık insanları ikna etmeye yetmiyor. Düşüncene renk katamazsan oy vereninde olmuyor, ardından gelende. Bir fikri kabul ettirmek kolay değildir. Emek ister, çaba ister, bilgi ister. Fikirsizlik için bunların hiç birine gerek yok. Patavatsızlık yeter.
Son dönem olayların karşısında iktidar ve muhalefet kanadı nerdeyse aynı renksizlik içinde. Yapılan açıklamaların elle tutulur bir tarafı yok. Televizyon kanalları aynı durumda. Sosyal medya aynı durumda. Üretilen ne çözüm var ne de proje. İnsanların nerdeyse açlık ile sınanma noktasına geldiği ülkede halen Dilan Polat gündem oluyorsa ortada çok ama çok büyük bir sorun var demektir. Bir televizyon kanalında sunulan kadın programı izlenme rekorları kırıyorsa ortada çok ama çok büyük bir sorun var demektir. Hukuksuzluk ayyuka çıkmışken biri çıkıp hukuk düzeninden bahsediyorsa çok ama çok büyük bir sorun var demektir. Can Atalay imkansız renkteki düşünceleri için aylardır tutuklu kalmışken renksizin teki kalkıp biraz daha bekleyin bir bakalım diyorsa çok ama çok büyük sorun var demektir. Bu kadar büyük sorun varken sen hala bilmemek için kulaklarını kapatıp başını başka tarafa çeviriyorsan seninde insanlığında çok ama çok büyük bir sorun var demektir…
Diğer köşede buluşmak üzere…