Yokluklar içinde 1927’de Sivas Gürün’de dünyaya gelir Korkmazgil. Sanatını, bu yoklukların çocukluğunu çevreleyen izleriyle oluşturur Korkmazgil. Sadece yokluğu, yoksunluğu göstermez insanoğluna, bunun sebeplerini de sorgulatır. Kendi yoksulluğunu, halkın yoksulluğuyla bir tutar ve şiirlerini bundan hesap sormaya ayırır: “Elimi şöyle şakağıma koyunca/ ah babam babam babam/ yalın ayaklığım şıp diye gelip konuyor burnumun ucuna/ demek ki diyorum, ben yalınayak büyüdüm/ vay benim yalınayak çocukluğum vay/…/ peki ama nere gitmiş onca kundura?”
Şiire, edebiyata; daha çocukken evlerinde toplanan köylülere halk hikayeleri okuyarak başlar, kimi zaman Kerem ile Aslı’dan, kimi zaman Tâhir ile Zühre’den… O günleri şöyle anlatır: “927’de Gürün’de doğdum… Zengin bir doğanın kucağında, yoksul bir sosyal çevrede, renkli bir çocukluk geçirdim. Çok masal, türkü söyledim… 939 Erzincan depremine bir ağıt yaktım. Giderek şiire yöneldim.”
ANLADIM Kİ BEN BİR SOSYALİSTİM
Hasan Hüseyin Korkmazgil, parasız yatılı sınavlarına girer, önce Niğde Ortaokulunu, sonra Adana Erkek Lisesini kazanır. Okul kütüphanesine bakma görevi ona verilince zaman, mekan dinlemeden okuma tiryakisi oluverir: “Ağaçların tepesinde kitap okurdum. Stendal, Carl Dikens, Hugo, Yunan klasikleri… Çok okudum, çok yazdım.”
Hayatındaki, sanatındaki en önemli gözlemi Çukurova’da ırgatların acıları olur. Irgat pazarlarını, işçi kahvelerini dolaşır, kendi deyimiyle bilinçlenmeye, başkaldırıya giden yol böylece başlar. 1948’de liseden mezun olup memleketine döner Korkmazgil. 30 Ağustos töreni sırasında kürsüye izin almadan çıkıp ateşli bir konuşma yapınca gözaltına alınır. Nasihat verilerek serbest bırakılır. Bu olaydan sonra Korkmazgil şöyle der: “Anladım ki ben bir sosyalistim, ozanım yazmak zorundayım.” Yayımlanan ilk şiiri “Ağustos Şiiri”dir, 32 yaşındadır. Oysa şiir yazmaya başladığında 11-12 yaşlarındadır. Ama sansür, sürgün, gözaltılar, tutuklamalar onun birikimlerini yok eder.
Parasız yatılıdan sonra Gazi Eğitim Enstitüsünü bitirir 1951’de. Maraş’ta öğretmenliğe başlar, 6 ay geçmeden gözaltına alınır ve 142’den hüküm giyer. “İhtiyar Karanlık” ve “Olgunlaşan Ağrı” şiir kitapları alınıp bir daha geri verilmez. Bu dönem için şunları söyler: “Yeniden tutuklandım, 142’den hüküm giydim. Her şeyimi yitirdim. Şiirlerim, denemelerim, kitaplarım, mesleğim… Hepsi gitti, film koptu.” 1959’da ilk şiiri Dost dergisinde Hasan Hüseyin adıyla yayımlanır. Fakat Korkmazgil soyadını kullanamaz. Dergi sahibi Salim Şengil, soyadının iktidarı tahrik edebileceğini söyleyince soyadını kullanmaktan vazgeçer Hasan Hüseyin, aklına yok edilen şiirleri gelir.
BİR İŞÇİ DİRENİŞİ DESTANI ‘KAVEL’
Hasan Hüseyin, 1954-1960 yılları arasında işsizliğin, parasızlığın, açlığın en derinini yaşar. Hükümlü damgasıyla hiçbir işe kabul edilmez. Bu dönemde ekmeğini kara kalem portreler yaparak sağlar. Bu arada içindeki şiir tutkusuyla onlarca şiir kaleme alır. Bunlar,1959’dan sonra Dost, Varlık, Ataç, Yön, Sosyal Adalet gibi dergilerde yayımlanır.
Korkmazgil, “Kavel” adlı ilk şiir kitabını 1963’te çıkarır. Kavel bir grev şiiridir, Kavel fabrikasında 36 gün direnen işçilerin zafer türküsüdür. Dayanışmayla baskılara nasıl karşı koyulabileceğinin türküsüdür: “ve soluğum tükenmedikçe bu doyumsuz dünyada / güneşe karışmadıkça etim/ kavel direnişçilerinin türküsünü söyleyeceğim.”
Kitap 1964’te Yedi Tepe Şiir Ödülünü alır ve ardından Korkmazgil’in şiir ırmağı bütün hızıyla akmaya devam eder: “Temmuz Bildirisi”, “Kızılırmak”, “ Acıyı Bal Eyledik”, “Haziranda Ölmek Zor”, “ Acılara Tutunmak” gibi önemli şiir kitaplarına imza atar.
1966’da Kızılırmak yayımlanır yayımlanmaz toplatılma kararı verilir. Korkmazgil gözaltına alınır. Sonradan tutuksuz yargılanmasına karar verilir. Asım Bezirci’nin deyişiyle Kızılırmak bir emekçi destanıdır. “Acıyı Bal Eyledik”le Pir Sultan’ın bir mısrasına selam gönderir Korkmazgil. Acıyı bal eyleyen Türkiye halklarının hikayesini kaleme alır: “Ekilir ekin geliriz/ ezilir un geliriz/ bir gider bin geliriz / beni vurmak kurtuluş mu/ kör olasın demiyorum/ kör olma da / gör beni.”
HAZİRANDA ÖLMEK ZOR
Korkmazgil “Haziranda Ölmek Zor” adlı şiirini 3 Haziran 1963’te ölen Nâzım Hikmet’e ve 2 Haziran 1970’te ölen Orhan Kemal’e ithaf eder: “1963’leri anımsıyorum. Gazeteciyim. Gecenin herhangi bir vaktinde işten çıkıyorum. Yorgun argın eve dönüyorum. 3 Haziran 1963 duyuyorum Nâzım Hikmet ölmüş. Böyle bir haberi soğukkanlılıkla karşılamak olanaksız ‘hava leylak ve tomurcuk kokuyor/ uy anam anam” dizeleri dökülüyor dudaklarımdan. 2 Haziran 1970’te duyuyorum ki Orhan Kemal ölmüş. Yine aynı dizeler dökülüyor.”
Nâzım bir söylencedir onun gözünde, bir ustadır. Ona öykündüğünü gizlemez. Bütün tepkileri göze alarak Forum dergisinin 1969 haziran sayısını Nâzım’a ayırır. Dergiye mali destek sağlayan bankalar bu sayı sonrası desteklerini çekince derginin iflası kaçınılmaz olur. O bütün tepkilere karşı Nâzım’a vefa duygusunu göstermenin mutluluğunu yaşar: “Hiç kimse ‘hasret’ sözcüğünü kullanmaya Nâzım Hikmet kadar hak kazanmış değildir. O dünyanın en şirin dediği vatanından ayrı düşürülmüştür. Fakat o dünyanın en güzel dili dediği kendi dilinden koparılmamıştır.”
Korkmazgil, “Acılara Tutunmak”la içindeki sevdayı, acıyı, özgürlüğü haykırır. Kolay değildir bu haykırma, bunca sessizliğe bürünmüşler içinde: “Acı çektim günlerce/ acı çektim susarak/ şu kısacık konuklukta/ deprem kargaşasında/ yaşadım birkaç bin yıl/ acılara tutunarak/ acı çekmek özgürlükse/ özgürdük ikimiz de”
‘KAVGAYI ŞİİRİ VE SENİ SEVİYORUM’
Korkmazgil’in eşi Azime Hanım’la tanışması bir tutkunun neticesidir. 3 Haziran günü Azime Hanım, şiirlerini çok sevdiği iki şairden biri olan Nâzım Hikmet ölünce diğer sevdiği şair olan Korkmazgil’in peşine düşer ailesini bırakarak. Bu tutkuyla yüzlerce mektup yazarlar birbirlerine. Korkmazgil bir mektubunda “Sevdim seni, seviyorum seni anlayarak seviyorum. İlk sana yazıyorum seviyorum diye. Güzel dilimin en yalın, en namuslu sözüdür: Ben seni seviyorum” der.
Korkmazgil, hem eşini hem de oğlunu kavgasının simgesi yapar. Onlarla hayat kurtulacak, onlarla hayat güzel olacaktır. Hayatın umarı, umudu, mavisidir eşi ve çocuğu.
Korkmazgil, hayatı boyunca herkesin şiirini yazdı. Mehmet Akif’e de yazdı övgüsünü Nâzım’a da. Filistin’e de gitti, Kurtuluş Savaşı’nı da şiirine kattı. Yadırgamadı kimseyi. 57 yıllık yaşamında sadece bir şeye çok kızdı: Yoksul hakkı yiyene: “Kısa çöp uzun çöpten hakkın alacak/ bu dünya kalmayacak haramilere.”
Bir anda gelen hastalıkla bir yıl yatalak kalan Korkmazgil 26 Şubat 1984’te bu dünyadan ayrılır. Dostu Vecihi Timuroğlu cenaze töreni için “28 Şubat 1984 Salı günü, Ankara’da, öğlen namazı sırasında, Maltepe Camisi’nin avlusunu dolduran kalabalığı değerlendirmeye kalkanlar, o topluluğun yüzde sekseninin gençlerden oluştuğunu göreceklerdir. Bu gençler, namaz kılınana değin, cenazenin basında ikişer ikiser nöbet tuttular. Bu bakımdan, çok anlamlı bir cenaze töreniydi.”
Korkmazgil acıyı bal eyleyen bir halkın şairiydi ve halkının sevgisiyle uğurlandı bu dünyadan: “Çiçek açmış elma gibi mutluyum/ aç emzirmiş ana gibi mutluyum/ aldım payımı sevgisinden halkımın.”
HASAN HÜSEYİN KORKMAZGİL KİMDİR?
Hasan Hüseyin Korkmazgil, toplumcu-gerçekçi şiirin en çok okunan temsilcilerinden biridir. Bir dil işçisi/ustası olarak Türkçe’nin arılaşması ve özleşmesi savaşımına yapıtlarıyla büyük katkı sağlamıştır.
Hasan Hüseyin Korkmazgil, 1927 yılında Sivas’ın Gürün ilçesinde doğdu. Bir demiryolu işçisinin çocuğuydu. Adana Erkek Lisesi’ni, Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Edebiyat Bölümü’nü bitirdi.
Maraş’ın Göksün ilçesinde öğretmenliğe başladıktan bir süre sonra, 1951’de, Türk Ceza Yasası’nın 142. maddesine aykırı eylemde bulunmak savıyla tutuklanarak 3 yıl ceza yedi. Öğretmenlikten uzaklaştırıldı. Cezaevinden çıktığı 1954’ten 1960’a kadar tabela ressamlığı, arzuhalcilik, düzelticilik yaptı.
1960’ta Ankara’ya gelerek “Akis” dergisinde çalışmaya başladı. Hüseyin Korkmazgil adıyla dergilerde gülmece (mizah) öyküleri yayımladı. 1968-1970 yıllarında “Forum” dergisini, 1972-1973 yıllarında “Toplum” dergisini yönetti. 1973’te Almanya’ya, 1974’te Irak’a gidip geldi. 1960 sonrasında yayımlamaya başladığı şiirleri, yazıları, kitapları için, aklanmayla sonuçlanan pek çok dava açıldı. 1964 Yeditepe Şiir Armağanı’nı, 1970 TRT Sanat Ödülleri Yarışması Başarı Ödülü’nü, 1981 Toprak Şiir Ödülü’nü, 1981 Nevzat Üstün Şiir Ödülü’nü kazandı. 26 Şubat 1984’te Ankara’da hayata gözlerini yumdu.
İlk şiirleri Dost, Yelken, Ataç, Varlık (1952-1960) dergilerinde yayımlandı. Kızılırmak adlı kitabı 142. maddeye aykırılık savıyla yargılandı ve beraat etti. 1973’ten sonra Bilgi Yayınevi’nin (Ankara) Hasan Hüseyin’e ürünlerinin yayınlanması içim geniş olanaklar hazırlamasıyla bir dizi kitap ardı ardına çıkmaya başladı. Böylece Hasan Hüseyin’in ölümünden sonra hazırlanan, Kandan Kına Yakılmaz adlı yapıtla birlikte tam on dört şiir kitabı yayımlandı. Ayrıca gülmece öyküleri, gezi notları ve çocuk öyküleri de kitaplaştırıldı.
Şairin 1970’e kadarki şiir atılımlarının yorumunu Asım Bezirci, On Şair On Şiir (1971) kitabında yaptı. Mehmet Aydın’da Hasan Hüseyin Korkmazgil (1981) adıyla bir inceleme kitabı çıkardı.
ŞİİR:
- Kavel (1964)
- Temmuz Bildirisi (1965)
- Kızılırmak (1966)
- Kızıl Kuğu (1971)
- Ağlasun Ayşafağı (1972)
- Oğlak (1972)
- Acıyı Bal Eyledik (1973)
- Kelepçemin Karasında Bir Ak Güvercin (1974)
- Koçero Vatan Şairi (1976)
- Haziran’da Ölmek Zor (1977)
- Acılara Tutunmak (1981)
- Filizkıran Fırtınası (1981)
- Işıklarla Oynamayın (1982)
- Kandan Kına Yakılmaz (ö.s. 1985)
- Tohumlar Tuz İçinde (ö.s. 1988)
MİZAH:
- Öhhöö! (1964)
- Made in Türkey (1970)
- Bıyıklar Konuşuyor (1971)
GEZİ NOTLARI:
- Bağdat Basra Yollarında (1971)
ÇOCUK KİTAPLARI:
- Eşeğin Gözyaşları
- Aşıcı Baba
- Ormanın Öcü
- Ressamın Bıldırcınları
- Becerikli Çocuğun Düşleri
ÖDÜLLERİ
- 1964 Yeditepe Şiir Armağanı (Kavel ile)
- 1970 TRT Sanat Başarı Ödülü (Kızılkuğu ile)
- 1981 Toprak ve Nevzat Üstün şiir ödülleri (Filizkıran Fırtınası ile)