Birinci Yurt ve Dünya Dergisi
Türk düşünce dünyasında, özellikle de sol literatürde, Yurt ve Dünya dergisi kadar sessiz sedasız ancak derinden iz bırakan başka bir dergi bulmak zordur. Dergi ününü, İkinci Dünya Savaşı koşullarında çıkarılan (Ocak 1941 – Mart 1944) 42 sayıya borçludur. Bu dönemde Yurt ve Dünya, ağırlıklı olarak Niyazi Berkes, Adnan Cemgil, Pertev Naili Boratav, Behice Sadık Boran, Mediha Berkes, Hüseyin Şanda ve kısmen de Muzaffer Şerif Başoğlu‘nun katkılarıyla yayınlanmıştır. Gerek 40’lı yıllar Ankara’sının üniversite çevrelerinde yayınlanan tek muhalif dergisi oluşu, gerekse de yazar kadrosundaki kilit isimlerden Niyazi Berkes, Behice Boran ve Pertev Naili Boratav‘ın, 1945 Aralığında başlayıp Temmuz 1948’e kadar devam eden Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’nde komünizm propagandası davasında yargılanıp akabinde üniversiteden uzaklaştırılmaları, dergiyi Türkiye sol tarihi için de önemli bir konuma yükseltmiştir.
İkinci Dünya Savaşı sürecinde, tüm dünyada faşizm rüzgarının estiği bir dönemde bu rüzgarı karşısına almaya ve faşizmi eleştirmeye kelimenin tam anlamıyla “cüret” eden dergi, 1970’li yılların sonunda tekrar yayınlanmaya başlar. İlk sayısı Ocak 1977 yılında çıkan (ikinci) Yurt ve Dünya dergisinde 1940’lı yıllardaki kadrodan sadece Behice Boran yer almaktadır. 1977 Ocak ayındaki ilk sayısında “Derginin İşlevi” başlığıyla yayınlanan ve bir anlamda (ikinci) Yurt ve Dünya dergisinin manifestosu sayılabilecek makalesinde Nihat Sargın, 1940’lı yıllarda çıkan Yurt ve Dünya‘nın çizgisini sahiplenir ve bu siyasi duruşu devam ettirdiklerinin altını çizer. Sargın‘a (1977:5) göre “demokratik özgürlüklerin alabildiğine baskı altında tutulduğu bu boşluk döneminde ülkenin tarihi, toplumsal sorunları, ekonomik ve sosyal yapısı üzerinde kapsamlı araştırmalara bilimsel teorik çalışmalara yer yoktu… bir dergi etrafında kümelenerek veya benzeri biçimde bir araya gelerek yürütülmeye çalışılan sınırlı araştırma, inceleme ve tartışmalar… kalıcı gelişmelere olanak sağlayamadan kısa sürede bastırıldı.”
İkinci Yurt ve Dünya Dergisi
(İkinci) Yurt ve Dünya dergisinin yazar kadrosunda Nihat Sargın ve Behice Boran‘ın yanı sıra, Galip Çetin, Yalçın Küçük, Yavuz Çimenci, Mesut Odabaşı, Metin Çulhaoğlu, Hakkı Onur ve Tarık Ziya Ekinci gibi isimler yer almaktadır. Yazar kadroları karşılaştırıldığında 1970’lerin Yurt ve Dünyası’nın daha geniş bir kadro ile çıkarıldığı görülmektedir. Ayrıca altı çizilmesi gereken bir diğer nokta da ikinci Yurt ve Dünya’da hayli belirgin olan sosyalist jargondur. Gerçekten de, bu süreçte derginin, dönemin sosyalizm tartışmalarına, işçi ve gençlik hareketlerine ilişkin çok daha açık, net ve belirgin bir sosyalist tavır sergilediği görülür. Bunda, ikinci defa çıkarılmaya başlandığında derginin artık Türkiye İşçi Partisi’nin bir yayını olmasının ve 70’ler Türkiye’sinin politik ikliminin önemli bir rolü olduğunu da söylemek mümkündür. Nitekim derginin künyesinde de Behice Boran‘ın adı artık “Sahibi: Türkiye İşçi Partisi adına Behice Boran” şeklinde geçmektedir. Yayın aralığına (1977-1980) dikkat ettiğimizde de derginin 1971 Darbesi sonrasında tutuklanan sol kadroların 1974 affından sonra cezaevlerinden çıkarak tekrar toparlanmaya başladıkları ve 1975 yılında Türkiye İşçi Partisi‘nin Behice Boran liderliğinde tekrar faaliyete geçtiği döneme denk geldiği de dikkatlerden kaçmamalıdır.
Üçüncü Yurt ve Dünya Dergisi
Dergi, Mart 1980 tarihinde yayınlanan 20 sayısıyla yayın hayatından çekilse de uzun bir aradan sonra, Ekim 2010 yılında tekrar çıkarılmaya başlar. Üçüncü defa yayın hayatına dâhil olan dergi, artık bir parti yayın organı değildir; eski yuvasına DTCF’ye geri dönmüştür ve tekrar, siyasî olmaktan ziyade akademik niteliği daha belirgin bir dergi haline gelmiştir.
Üçüncü denemeyi gerçekleştiren kadro da 1940’lı yılların Yurt ve Dünya‘sının siyasî mirasını ve onun Türk sosyoloji dünyası içerisindeki özgün yerini sahiplenir. O kadar ki, derginin ilk sayısında, 1941 Ocak’ında çıkan ilk sayıdan bir makaleye yer verildiği gibi, Behice Boran ve Niyazi Berkes ile ilgili iki değerlendirmenin de bu sayıya yerleştirilmiş olması üçüncü Yurt ve Dünya‘nın da 1940’lı yılların Yurt ve Dünya‘sının bir devamı olduğunu göstermektedir. Hatta bu devamlılığın, 2010’da yayın hayatına başlayan üçüncü girişimde ikincisinden daha belirgin ve dolaysız olduğunu da vurgulamak gerekiyor. Nitekim “Başlarken” başlıklı yazısında Zuhal Yonca Odabaş (2010:1) da bu noktanın altını çizerek şöyle der:
[Sosyoloji konusundaki ilk bilimsel çalışmalar]… Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi bünyesinde çalışan bir grup bilim insanı tarafından gerçekleştirilmiştir. Değerli hocalarımız, Behice Boran, Niyazi Berkes, Muzaffer Şerif ve Pertev Naili Boratav öncülüğünde 1941 yılında yayın hayatına başlayan Yurt ve Dünya dergisi ve daha sonra 1943 yılında çıkan Adımlar dergisiyle sosyoloji biliminin üniversitenin duvarları arasında sıkışıp kalmasına engel olmaya çalışmışlardır. Ancak, içinde yaşanılan zaman diliminin politik, ekonomik ve kültürel özelliklerinden dolayı uzun süre yaşama şansını ne yazık ki bulamamışlardır.
Dönemin koşullarını ve entelektüel iklimini yansıtmaları açısından dergilerin her zaman önemli bir misyon üstlendiklerini söylemek mümkündür. Benzer bir değerlendirme tartışmasız Yurt ve Dünya dergisi için de geçerlidir. Nitekim Yurt ve Dünya dergisi de döneminin toplumsal, siyasal, iktisadi ve kültürel yapısına ilişkin incelemeler ve analizlerde bulunarak ülke sorunlarını olabildiği ölçüde sayfalarına taşımaya gayret etmiştir. Yurt ve Dünya, özellikle İkinci Dünya Savaşı’yla birlikte yükselen Irkçı- Turancı fikirlere karşı azımsanmayacak bir mücadele yürütmüş, bu nedenle de sağcı dergilerin boy hedefi haline gelmiştir. Dergide, İkinci Dünya Savaşı boyunca izlenen iç ve dış politikalara dönük analizlere yer verilmiş; Komünizm-faşizm ve köycülük tartışmaları; köy enstitüleri ile ilgili analizler; sosyoloji tahlilleri ve sosyolojinin sosyalizm zannedilmesine yönelik eleştiriler; antifaşizm ve Alman karşıtlığı gibi birçok konu da dergi sayfalarına taşınmış; tartışılmıştır.
Yurt ve Dünya dergisi muhalif bir dergidir. Ancak derginin muhalifliği, Milli Şef yönetimine karşı, bir başka ifadeyle, pratik siyasete ilişkin bir muhalefet olmayıp, entelektüel bir muhalefet; o dönemde tartışılagelen sosyal siyasal ve ekonomik konulara ilişkin farklı ve özgün bakış açıları itibarıyla ortaya çıkan bir muhalefettir.
İkinci Dünya Savaşı yıllarında yükselişe geçen ırkçılığa karşı verdikleri mücadeleyle milliyetçiliğin ırkçılıktan çok farklı anlamlar taşıdığını ve kabul edilebilir milliyetçiliğin nasıl algılanması gerektiğine dair önemli çalışmalara imza atan dergi, görüşlerini bilimsel ölçekte güçlendirmek adına biyoloji ve antropoloji gibi bilim dallarından fazlasıyla yararlanmıştır. Benzer şekilde, Gökalp‘teki milliyetçiliğin doğru anlaşılabilmesi için de çalışmalar yaparak Türk kültürüne yabancı olan ırkçılığa karşı ulusal düzeyde bir refleks oluşturmaya çalışmıştır. Devletin de önem verdiği köy konusuna bakış açıları da oldukça farklıdır. Dergide, dönemin romantik köy anlayışı kıyasıya eleştirilerek, köye ilişkin bilimsel bir perspektif oluşturmak suretiyle önemli sosyolojik çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalarla köydeki sosyo-ekonomik yapılar analiz edilerek, modernleşen bir toplumda köylerin alması gereken pozisyonlara ilişkin öngörülerde bulunulmuştur. Makineleşmeyle birlikte köylerin kalkınmasının da sağlanarak doğanın insana değil, bilakis insanın doğaya hükmetmesi gerektiğinin altı çizilmiştir. Özetle, her ne açıdan değerlendirilirse değerlendirilsin Yurt ve Dünya dergisi solun kırklı yıllardaki temel söylemlerine, fikirlerine, dünya ve Türkiye’ye bakışına ilişkin önemli bir referans noktası teşkil etmektedir.