SENDİKA NEDİR?
Sendika; İşçilerin ya da işvrenlerin ayrı ayrı olmak üzere iş, kazanç, toplumsal ve kültürel konular yönünden çıkarlarını korumak, yeni haklar sağlamak ve onları daha da geliştirmek amacıyla aralarında yasalar uyarınca kurdukları birlik olarak tanımlanır. Başka bir deyişle sendika, istihdam koşullarını sürdürmek ve geliştirmek için bir araya gelen çalışan gruplarıdır.
Bir sendikanın tipik faaliyetleri arasında, üyelerine yardım ve hizmet sağlanması, kamu hizmetlerinin kalitesinin iyileştirilmesi için çalışılması, politik kampanya ve endüstriyel eylemler için tüm çalışanlar için daha iyi ücret ve koşullar için toplu pazarlık yapılması sayılabilir.
İşçiler, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde bir sendikaya ait olmak hakkına sahiptir ve bir sendikada bulunmak, işverenlerin bireysel çalışanlar üzerinde sahip olduğu gücü dengelemeye yardımcı olur. Eğer bir sendika bir işveren tarafından “tanınırsa” o zaman işveren, sendikanın bu şirketteki çalışanları temsil ettiğini ve ilgili konularda sendika ile görüşeceğini kabul eder.
Tarihi süreç içinde ortaya çıkan ilk sendika türü olan meslek sendikaları, farklı iş kollarında çalışsalar dahi sadece belirli bir zanaatla uğraşan veya aynı meslek mensubu işçileri bünyesinde barındıran örgütlerdir. Elektrikçiler, fırıncılar sendikası gibi. Bu durumda bir iş yerinde ya da iş kolunda çalışan işçiler, mesleklerine göre farklı sendikalara üye olabilmektedir.
Sendikacılık ve toplu pazarlık açısından en uygun örgütlenme modeli olan iş kolu sendikacılığı; zanaat, meslek ve vasıf ayrımında bulunmaksızın bir iş kolundaki tüm işçileri bir araya getirir. 21. yüzyılda, Türkiye’de de egemen olan iş kolu sendikaları 20. yüzyılın başından itibaren sanayileşmiş ülkelerde, özellikle Kıta Avrupa’sında yaygınlaşmıştır.
Gelişmiş ülkeler arasında en fazla ABD ve Japonya’da etkin olan iş yeri/işletme sendikaları; örgütlenme ve faaliyet alanının bir işverene ait iş yeri veya işletmelerle sınırlı kaldığı örgütlenme modelidir.
Diğer yandan, çok yaygın olmamakla beraber İngiltere gibi bazı ülkelerde karşımıza çıkan, büyük ölçüde büro, idari ve teknik işlerde çalışanları bünyesinde barındıran “beyaz yakalı sendikalar” ile çalışanların mesleklerini ve çalıştıkları iş kollarını dikkate almaksızın örgütlenen “genel sendikalar” da sendikal taban örgütlenme modelleri olarak karşımıza çıkmaktadır.
Tabandaki sendikalar bir araya gelerek üst örgütlenme modellerini oluştururlar. Bunlar; sendika birlikleri, federasyonlar ve konfederasyonlardır. “Sendika birlikleri” belirli bir bölgede farklı iş kollarında faaliyet gösteren sendikaların; “federasyonlar”, bölge ya da ülke çapında aynı iş kolunda kurulu sendikaların; “konfederasyonlar” ise ulusal düzeyde farklı iş kollarındaki sendikaların bir araya gelmesiyle oluşur. Türkiye’de 1983 sonrasında yasal olan tek üst örgütlenme modeli konfederasyonlardır. Türkiye’deki üç büyük işçi konfederasyonu TÜRK-İŞ, HAK-İŞ ve DİSK’tir.
SENDİKA ÜYELİĞİ NE İŞE YARAR?
Sendikalar çalışma koşullarının, iş güvenliğinin ve ücretlerin iyileştirilmesinde belirleyici bir rol oynamaktadır. Ancak bazı hükümetler ve işverenler, işçilerin mevcut sendikalara katılma ya da yenilerini kurma haklarını kötüye kullanmaktadır. Bu durumda bir sendikaya üye olmanın birçok nedeni var. Bunlardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz;
- Ekonomik nedenler: Bireysel çalışan, işverenine kıyasla çok az pazarlık gücüne sahiptir. Ücret ve diğer çalışma koşullarından memnun değilse, işi bırakabilir. Sürekli olarak istifa etmek bir çalışan için yararlı değildir. Bu durum, işçi üzerinde büyük mali ve duygusal bir yük anlamına gelir. İşverene karşı ortak eylemde bulunabilecek bir sendikaya katılmak, işverenin daha iyi istihdam koşulları için işçilerin taleplerini kabul etmesine neden olan güçlü bir araçtır.
– Sendikaya sahip şirketlerde çalışanların ortalama olarak, sendikasız bir işyerinden yüzde 10 daha fazla kazanç sağladığı kanıtlanmış bir gerçektir.
- Güvenlik duygusu: Çalışanlar sendikalara, kaza, yaralanma, hastalık, işsizlik vb. çeşitli tehlikelerden ve gelir güvensizliğinden yeterli koruma sağlamanın etkili bir yolu olduğuna inanmaları nedeniyle sendikalara katılabilirler. Sendika, işçilerin emeklilik hakları ve işçilerin yararına olan refah seviyesinin yükseltilmesi için yönetimi zorlar.
– Sendikalı işyerlerinde yüzde 50’ye varan daha az kaza olduğu kanıtlanmış bir gerçektir.
- Ayrımcılığı en aza indirme: Ücret, çalışma, transfer, terfi vb. ile ilgili kararlar doğası gereği oldukça özneldir. Denetim otoritesi ile astlarının her biri arasındaki kişisel ilişkiler yönetimi etkileyebilir. Böylece, kayırmacılık ve ayrımcılık şansı vardır. Bir sendika, yönetimi işçilere eşit muamele için baskı yapan personel politikalarını düzenlemeye zorlayabilir. Yönetimin tüm emek kararları, sendikanın yakın denetimi altındadır. Bu, kayırmacılık ve ayrımcılığı en aza indirgeme etkisine sahiptir.
- Aidiyet duygusu: Zaman zaman, bir çalışan iş arkadaşlarının da etkisiyle sendikaya katılır; Yapmazsa, genellikle işinde çok zor zamanlar geçirebilir. Öte yandan, bir sendikanın üyeleri olan kişiler, iş arkadaşlarının gözünde saygı duyulan kişiler olduklarını düşünmektedir.
- Kendini ifade etme ihtiyacı: Kendini ifade etme arzusu, çoğu insan için temel bir gerçektir. Hepimiz duygularımızı, düşüncelerimizi ve görüşlerimizi başkalarıyla paylaşmak isteriz. Benzer şekilde işçiler de yönetimin onları dinlemesini isterler. Bir sendika, işçilerin duygularını ve fikirlerini tartışabilecekleri bir ortam sağlar. Ayrıca çalışanların duygularını, fikirlerini, görüşlerini ve şikayetlerini yönetime iletir. Yönetim karar alırken bu fikirlere, şikayetlere ve görüşlere gereken önemi verir.
- İlişkilerin iyileştirilmesi: Sendikalara katılan çalışanların bir diğer nedeni de, sendikalar, sorunları barışçıl yollarla çözerek yönetim ve işçiler arasındaki ilişkilerin iyileştirilmesinde yardımcı olurlar.