Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Sivas Şubeler Platformu, Meclis’te görüşülen 2024 yılı bütçesine karşı “Emekten yana demokratik halk bütçesi” talebiyle Sivas Cumhuriyet Meydanı‘nda basın açıklaması gerçekleştirdi.
KESK Sivas Şubeler Platformu adına konuşma yapan Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Sivas Şube Başkanı Tayfun Karakoç’un konuşmasından satır başları şöyle;
Emeği ile geçinen biz kamu emekçileri, kötü ekonomi politikalarının sonucu olarak, her gün biraz daha yoksullaştırıldı, türlü ayak oyunları ile güvencesizleştirildik. Buna karşın ülkeyi yönetenler, “2023’te kişi başına milli gelir 25 bin dolar olacak, işsizlik %5’e, enflasyon tek haneli rakamlara inecek. Türkiye dünyada ilk 10 ekonomi arasına girecek” masalı ile bütün bir ülkeyi kandırdılar.
Takvimler bugün 15 Kasım 2023’ü gösteriyor ve tablo ortada.
- İşsizlerin sayısı 9 milyona ulaştı. Her 5 gençten biri, her 3 kadından biri işsiz.
- Yıllık enflasyonda OECD ortalaması yüzde 8 iken bizde %72
- Çarşı pazardaki gerçek enflasyon, TÜİK enflasyonunu ikiye katlıyor. Bir bardak çay 10 lira, bir simit 10 lira. Dört kişilik bir aile her öğün çay ve simit tüketse bile aylık 7 bin 200 TL ediyor.
- Açlık sınırı 16 bin TL’ye, yoksulluk sınırı 49 bin TL’ye dayandı. 85 milyonluk nüfusun 51 milyonu açlık sınırı,32 milyonu ise yoksulluk sınırı altında bir yaşam savaşı veriyor.
- Çünkü ülkede emeklilerin yarısı en düşük aylık olan 7 bin 500 TL’ye, çalışanların yarısı ise 11 bin 402 TL’lik asgari ücrete mahkûm edilmiş durumda.
- 4 kişilik bir ailede tüm fertler asgari ücretle çalışsa bile yoksulluk sınırına ulaşamıyor. Sadece büyük şehirlerde değil, Anadolu kentlerinde, örneğin Sivas’ta bile en düşük ev kirası bir emeklinin maaşı kadarken, yeni bir dairenin kirası ise asgari ücreti aşıyor.
Tüm bunlar ortadayken iktidar hala“İşçiyi, memuru, emekliyi enflasyona ezdirmedik. Yeni bir ekonomik modele geçtik. 2023 için vaat ettiğimiz hedeflere 30 yıl sonra ulaşacağız” diyerek hepimizle dalga geçiyor. Oysa aynı iktidar, bundan 5 yıl önce, hedeflediği gelişmişlik düzeyine 2023’te ulaşacağımızı söylüyordu. Alın işte, 2023 bitti, iki ay sonra 2024’e gireceğiz…Hani nereye ulaştınız?
- Daha dün, “Faiz sebeptir, enflasyon sonuç” diyenlerin diline doladığı “NAS” rafa kaldırıldı, başta faiz oranları olmak üzere; KDV’yi ÖTV’yi, harçları, tüm kredilerin faiz oranlarını fahiş oranlarda arttırdılar.
- Motorlu Taşıtlar Vergisini (MTV) iki kez aldılar. Ardından 1 Trilyon 120 milyarlık ek bütçenin de tüm yükünü vergilerle yine bize yıktılar.
- “Enflasyonu düşürmek için tüketimi kısmamız, tasarrufu arttırmamız şart” dediler. Ama ne uçaklarından, ne makam arabalarından ne de lüks saray harcamalarından, üç dört yerden aldıkları maaşlarından vazgeçmediler. Okul öncesi eğitimdeki yüzbinlerce öğrencinin 1 öğün ücretsiz yemeğini bile kestiler.
KESK olarak bizim gündemdeki “Bütçe Kanun Teklifi” nden anladığımız şudur ki;
- Ücretlerimizi-maaşlarımızı gerçekleşen enflasyona göre değil, hedeflenen enflasyona göre artırmayı, böylece enflasyon farkı ödemesini kaldırmayı hedefliyorlar.
- Emekli olma yaşını yükseltilmek, emekli aylıklarını daha da düşürmek istiyorlar.
- ‘Vergi reformu’ adı altında çalışanlara ve halka daha çok vergi, ‘esnek çalışma’ adı altında daha çok sömürü dayatmak, kıdem tazminatını ortadan kaldırılmak istiyorlar.
Kısacası eski dedikleri modelden daha vahim bir modele doğru evriliyorlar. Oysa eski modelin de mimarı kendileriydi ve o modeli de “muhteşem” diyerek pazarlamışlardı.
İşte Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülen bütçe kanun teklifinin özü ve özeti budur.
Bu teklife göre önümüzdeki yıl devletin her 100 liralık giderinin 89 lirası vergilerden karşılanacak. Peki vergiler kimden, nereden toplanacak?
Söylüyoruz;
ÖTV %175, Gelir Vergisi %140, KDV %120, Damga Vergisi %160, Şans Oyunları Vergisi tam %320 artırılacak.
Buna karşın, devlet toplayacağı her 100 TL verginin 25 lirasını vergi harcaması adı altında sermaye sınıfına ve büyük patronlara muafiyet ve istisna olarak altın tepside sunacak.
Emekçiler, emekliler, köylüler ağır vergi yükü altında ezilirken koca koca holdingler, şirketler, bünyesinde çalıştırdığı asgari ücretli işçi kadar dahi vergi ödemeyecek.
Peki büyük kısmı, kaynağında, yani ücretlerimizden kesilerek kamuya aktarılacak olan vergiler nereye, kimlere harcanacak?
Toplanacak her 100 TL verginin: 17 lirası iktidarın, almış olduğu borçların faiz ödemesine,16 lirası savunma ve güvenlik harcamalarına, 5 lirası “teşvik” olarak büyük patronlara, sermayeye; 3 lirası da müşteri garantili şehir hastanelerine, yol ve köprü inşaatlarını gerçekleştiren müteahhitlere gidecek.Üstelik eğitime ayrılan bütçenin bir bölümü CEDES gibi projelerle tarikatlara, cemaatlere ve Diyanete aktarılacak.
Sağlığa ayrılan bütçenin 84 Milyar TL’si yani günlük 229 milyonu hasta garantisi verilen şehir hastanelerine gidecek. Bu tablo karşısında bile hala; ‘hükümet yerel seçimlere giderken kesenin ağzını açacak, maaşları, ücretleri enflasyonun üzerinde arttıracak’ diyenler var.
Oysa bu iktidar yıllardır ne zaman kaşıkla verse kepçe ile geri aldı.
Son seçimden hemen sonra okul öncesi eğitimdeki bir buçuk milyon öğrencinin 1 öğün ücretsiz yemeğini bile kesenlerin yerel seçimlerden sonra ne yapacağını tahmin etmek için müneccim olmaya gerek yok.
Biz KESK olarak iktidarın kendi eliyle yarattığı enkazın tüm faturasını emekçilere, yıkmak istediği bu bütçeyi kabul etmiyoruz.
HALKTAN, EMEKTEN YANA BİR BÜTÇE İÇİN:
- Öncelikle bütçe hakkımızın önündeki engellerin kaldırılmasını istiyoruz.
- Vergide adalet istiyoruz. Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmasını, belli bir servet düzeyinin üzerindeki zenginlerden servet vergisi alınmasını istiyoruz.
- Kamu hizmetlerinin piyasalaşmasına ve özelleştirme soygununa son verilmesini istiyoruz.
- Başta depremzedeler ve öğrenciler olmak üzere tüm dar gelirlilere kamusal, güvenli ve sağlıklı barınma olanaklarının sağlanmasını istiyoruz.
- Eğitimin her kademesindeki çocuklarımız için 1 öğün ücretsiz, sağlıklı yemek istiyoruz.
- İnsanca yaşamaya yetecek, yoksulluk sınırı üzerinde bir ücret istiyoruz.
Değerli Dostlar,
%1’in çıkarı için %99’u yok sayan adaletsizliğe, haksızlığa karşı çaresiz değiliz.
KESK olarak, 2 Aralık Cumartesi günü İstanbul ve Diyarbakır’da mitinglerle emeğimize, ekmeğimize, geleceğimize, bütçe hakkımıza sahip çıkmaya devam edeceğiz.
Yıllardır yoksulluk, işsizlik ve yağma düzenin çarkları arasında öğütülen herkesi HALKTAN, EMEKTEN YANA BİR BÜTÇE için omuza omuza vermeye mücadeleyi birlikte büyütmeye çağırıyoruz.
YAŞASIN TÜM EMEKÇİLERİN ÖRGÜTLÜ MÜCADELESİ, YAŞASIN KESK