ÖLÜN KAÇ PARA
Ülkemizin bazı gerçekleri var. Toplumun kabul edip normalleştirdiği bir gerçek de ‘’kan parası’’ denilen anormal uygulamadır. Kan parası; hukuki adıyla destekten yoksun kalma tazminatı, bir kişinin ölümüne sebep olan kişi veya kişilerin vefat eden kişinin destek olduğu kişilere ödediği tazminat türüdür. Kan parası tabiri halk arasındaki deyimidir. Hukuki adı destekten yoksun kalma tazminatıdır. Bu tazminat türünün dayanağı TBK m. 53/3’dür. 2023 değerleri ile bu paranın miktarı 1 milyon 200 bin TL olarak tespit edilmiştir. Öldürülen birinin akan kanının hukuksal bedeli budur. Bu bedelin ödenmesi mahkemenin kararına bağlı olabildiği gibi çoğunlukla ölenlerin yakınlarının şikayetçi olmaması için ödenir. Şikayetçi olmama durumu işlenen suçu ne yazık ki hafifletmektedir. Paranın alınması nedeni Devlet olarak vatandaşın haklarını yeterince korunmaması, kazancın eşit paylaşılmaması, emeğin sürekli sömürüsü, kapitalist gücün hukuk sisteminin üstünde olması vb. nedenler sayılabilir. Bunların üstünde olansa ölenin arkasında kalanların yaşıyor olması gerçeğidir. Yaşamın devamı maddi imkanlarla belirlenmektedir. İmkansızlık, çaresizlik insanlara ölüsünü sattırmaktadır. Vahşi kapitalist sistem bunu gerektirmektedir. İnsanlık kapitalizme her şekilde yenilmektedir. Asıl sorgulanması gereken kısım budur. Kapitalist kazanç için ya da herhangi bir şekilde kazanç sağlamak için insanlık feda edilip, satılmalı mıdır? Bence cevap hayır olur. Ancak bu kişiye ve duruma göre değişir.
Somali Cumhurbaşkanının oğlunun aracıyla çarpıp öldürdüğü Kurye Yunus Emre Göçer ve ailesinin durumu bunun en yeni örneğidir. Yunus Emre kuryelik yaparak kendinin ve ailesinin hayatını sürdürmeye çalışmaktaydı. Engelli çocuğu ve eşi için emek satarken öldü. Belki de ömrünün sonuna kadar çalışsa kazanmayacağı ve ailesine bırakamayacağı bir mirası bıraktı geride. Somali Cumhurbaşkanının oğlu için araya girildi pazarlıklar yapıldı. Sonuçta anlaşmaya varıldı. Yunus Emre ölümüyle ailesinin hayatını garanti altına aldı. Bunlar acı da olsa gerçek. Yunus Emre’nin ölüsü dirisinden daha çok para ediyor kapitalist sistemde. Asıl utanılması, tartışılması gereken budur. Eşin davranışı neye ve kime göre doğrudur o ayrı konu. Bana göre yanlıştır. Sevdiğinin ölümü bir mağduriyet değildir. Mağduriyet parayla giderilmez. Bu ayrı tartışma konusu. Diğer taraftan ortada kalan insanlar var. Bir anne var. Engelli çocuk var. Bunların yanında olmayan bir Devlet var. Binlerce örnek var ölenin ardından yaşanan mağduriyetlerle ilgili. Onları burada saymanın anlamı yok. Yunus Emre’nin eşi önüne gelen fırsatı bilinçli ya da bilinçsiz değerlendirmiştir. Ona akıl verenler olmuştur. Hukuki kısmı çözen avukatlar olmuştur. Yunus Emre’nin eşi kendi avukatına karşılığını ödemiştir. Yunus Emre’nin eşi ve çocukları kazanmıştır. Avukatlar kazanmıştır. Somali Cumhurbaşkanının oğlu kazanmıştır. Canlı olduğundan emeği ve bedeni bir asgari ücret eden Yunus Emre ömür boyu kazanamayacaklarını ölerek kazanmıştır. Ötesi laftır, boş zaman geçirmedir. Gerçek budur.
Ülkemiz ve Dünya bu gerçeği her gün yaşamaktadır. Bu sadece bize has bir durum değildir. Bütün Dünyada bu sistem üzerinden geçinen milyonlar vardır. Avukatların ve Hukuk Bürolarının en sevdiği davalar tazminat davalarıdır. Mağdur olan bellidir. Mağdur eden bellidir. Amaç bellidir. Öde bedelini, al özgürlüğünü. Ülkelerdeki uygulamalarda tek fark ödenen paranın miktarıdır. Aynı olay Amerika ya da başka bir lafta medeni ülkede olsaydı bir ev, bir arabanın çok üstünde paralar pazarlık konusu olurdu. Benim hesabıma göre Yunus Emre’nin ölüsü bir ev, bir araba etmiştir. Yaşadığımız kapitalist sistemin insanlığa biçtiği değer budur. Ya asgari ücrete satarsın canını bir ömür sürünürsün ya da bir zenginin tekerleri altında can verip ailenin geleceğini kurtarırsın. Düzen bu . Değiştirmek için yapılacaklar için söylenecek laf çok. Ancak, bu düzenin içinde darısı geride kalan sağların başına demek hiç de abes kaçmıyor.
Diğer köşede buluşmak üzere…